Hasankeyf
Ayhan’a;
Elbet o çocukların gözlerinde yeniden filiz verecek umut Antep 14 şehit Anıtı’nın hemen üstünde rengi mavi ve yüzü bu şehir kadar soluk kahvende iki çay içtim Yıllar öncesinin ağır ve tozlu tadıydı ayran aşın ve katmerin Tabakhane deresi hep usumda yorgun ve emekçi dericilerin bir ağızdan söylenen türküsü oluyordu Uzadı gitti yollar Yollar Sıcaktı rüzgarlıydı Bir Nemrud akşamı kaya ve toz yığını ile sabahı sabaha katıp ilahi bir dokunuşla seyre daldım Şems’in yüzünü Güzeldi Serindi Senden kalan ayva dalında tadıydı bu seher vaktinin ve buralarda aynı nakaratta çok gözyaşı düşmüştü: “çimenlerin üstüne” Bir çay sıcaklığı misafir etti yüreğimi ben içtim sen dinledin ben dinledim sen sustun Ayn Züleyha ateşe rengini vermişti dua olmuştun Mesih’in dilinden dökülen ve iki sütundan biri yıkılırsa kaybolup gidecektin öyle diyordu uzak zamanların masal kahramanları Selam verdim Eyyub’a içtim suyundan Güzeldi Serindi Halfeti bir erim uzaktaydı Tekne aynı tekne su aynı suydu Tuz oranı yenmişti Stetoskop direncini Her şey Kadıköy kadar Yakındı uzaktı sana yazadurduğumda. Dinle Saati belli belirsiz Bir zamanda fark edilmeden Koşuyolu’dan inip Salacak’ta çay içiyorum Yakın olan Uzaktakilerle Seyre daldım şehrin gece gerdanlığını Sen de benziyorsun Rum’dan kalan sokaklara Doğuya döndüm usulca Mor Gabriel selam verdi -Ding dong… Kulağımda Gözleri aşka gülen her gün yenilenen nihavent bir şarkı İçimde Bir ter Bir ten damlası “Deniz kızım” oluyordu yüzün Haykırdı Cami-i Kebir’in Davud-i bir ses -La ilehe illlah… Açılır arda yalnızlık sedası Yanağında tan gülleri Hasankeyf yenik düşer suya Gün devrim şarkısı olur Bir dost yüreğinden seslendim sana mutluydum kınalı elleri ile kahveyi en acı halinde getiren ela gözlü gelin oluyordu Barak havasında türküler… |
Ne çok kültür, ne çok, nostalji; insan yaşamından kareler ve aydınlığa umut...
Daim olsun fantastik kaleminiz, Sair.
Teşekkürler, saygılar olsun.