Susuyordu Zaman
Islak kitap kokusu sokak
Bir kadın Çiy damlası serçe gagasında Ürkek Bir gölgesi vardı Yürüyor usul usul Anahtar sesi la minör Gitmeden selvi boylum gidince minare kadardı Başımı yasladım yastığa Kuş tüyü gibiydim Dağılmışız ikimiz Paramparça Susuyordu zaman… Astım yağmuru menekşe vazolarına Dehşet güzel kelimeler Kopuyor gün dönümlerinde Kirlenmiş gömleğim Sırdaş gazete aynı sayfasında Şili’li işçiyim Kent sevdalı Tırnaklarım bağışlıyor kefensiz ılık canları Islaktı sokak Yağmur kurutuyordu hafifliğini En çok yağmur ağlıyordu Ve bir başaktan Nasıl ayrılırsa kardeş taneler Biçer Döver Toz Saman Ter Öyle titriyor yabanıl dokunuşlar Eskir pervaz Kin bilenir Kırılır tuğla Tütün sarar Ferhat gözlerin Soğuktur Baharın peşi sıra hüzün Kadın mahcup Kadın camgüzeli Ay sırtında Taşıyor Nergis kokulu sinesi Firuze yıldızları Evet yazıcılar Soba üstünde elma kabuğu kokusuna vurgun Ben gibi Hep şafaklarda arıyorum Demli çay içimi ellerini Sen gibi... |