ARIYORUZ YİNEAğaçta güzeldir yeşil, arıyoruz meyvesini Çimler renk katar zemine ve yürümek üzerinde Esintisine kaptırıp rüzgârın savuruşunu bedeni Ve saçları dağıtırken dalları sağa sola esnetişini Aniden bastıran yağmurun verdiği hazla ıslanışı Çemberlerin çevrildiği, topaçların döndürüldüğü İple atlamak denenin çocuk ruhu verişinin Koşmanın meşin yuvarlak peşinde delicesine Bir galip bir de mağlup oluşun karmaşasını Yuvarlanırken renkleriyle büyüleyen misketleri Buharı tüterken bir fukara sofrasında çayın lezzetini Bölüşürken son simidin verdiği neşeyi arıyoruz. Bir ezan sesinde irkilişi, uhreviyetin çağrısını Kabre giren her yakında içi yakan acısını Eski model de olsa uzun yola çıkmışların Çalmakta olan şarkılara gönülden katılışlarını Ve gözler yolda uzunca süredir bekleyiş hazzıyla Cana can katan yüreklerin samimi kavuşmalarını Karne heyecanının uyandırdığı sabahın hengamesini Üzüntüsüyle kendimize gelmekte günlerin geçtiği Ayrılık melankolilerini nasıl da özlüyoruz. Bütün ihtişamıyla süregelen hayatın, körelttiği Eski mi yoksa eskitilmiş mi olduğu şüpheli Ve fakat gerçekten de üzen, kızdıran, güldüren Yeri geldiğinde yatağından fırlarcasına uyandıran Sıcaktan bunalmış yüze çarpan soğuk su tesirinde Yapmacık olmaktan çok çok öte ve içten gelen Hayata anlam ve derinlik katan kalemi, iskemleyi Tekir kedinin ikide bir ayaklara sürtünüşünü Gözlerden saçılan umudu, o umudun yoluna düşeni Sırtındaki sorumluluklara rağmen halen gülebilmeyi Pes etmemeyi, bir kere bir kere daha denemeyi Umudun yolcusu olmaktan vazgeçmemeyi özlüyoruz. Amatör bir ruhla da olsa enstrümanla şarkı söylemeyi İlahilerin tılsımlı atmosferinde sürüklenmeyi Ben değil, biz diyen, demeye de devam edebilenleri Ana renk katanları arıyoruz, soruyoruz, sorguluyoruz Bulunur mu orda bir köy uzakta, Kaf`ın eteklerinde Sıradan bir gölden büyüleyen denizkızı zerafeti Kötülerin korktuğu, iyilerin her dem beklediği O şafak doğacak mı görkemiyle yeniden, bilmiyoruz. Alıyoruz elimize ok ile yayı, geriyor da geriyoruz Karanlıkları rafa kaldırmayı, nurani yarınlarıysa öne Bataklıkları çevirmek için ormana yahut ta göle İnancın verdiği hazla inatla yürüyoruz o menzile Bir anahtarı mı var kapısı aralanacak, tılsımlı sözü Gönülden istiyoruz gülsün tüm beşerin somurtan yüzü Ve son nefese dek bir gayret ki bu değer her şeye Gölgesi olanlar da varsın artık hakikatın farkına Kendimizden başlarsak olacak bir ihtimal biliyoruz Hayatın anlamını yüreklere, belleklere nakşedecek Fıtratın esaslı köküne de şaşmadan yönelecek Güzellikleri yeniden yeşertecek ne varsa içinde Bulamadık belki fakat yolcusu olmayı seçtik yine Bir zerresini dahi değecektir çekilen türlü çileye Ve gayretle durmaksızın can siparane arıyoruz. Oğuzhan KÜLTE |