İncir ve Ömür
İncire bak, incire, söz yine geldi dilimize
Ömür tükendi Kalmasın gönüller geride, Bu dünyada her şey bir oyun bir düzmece Anlamını bulmalı her nefes tükendikçe; İncirin fendi sarhoş eder yedikçe yiyeni, Sabırla olgunlaşır, vakti gelince sunar kendini, İnsan, kamil olmadan söylerse her an kelamı, Boşa geçmiş ömür pişirmemiş demek ki kendini; Ömür geçti günler aktı yalana katıştı, Kalpler boşaldı gözler tavana yapıştı; Gönüller karardı ufkumuz dumana karıştı, Her yeni gün ömrü alıp ziyana savıştı; Dostluklar, sevgiler, paylaşılan anılar, Mercekle ara bulunmaz artık o anlar, İncirin sabrındaki güzelim o tatlar, Su gibi aziz olup içimizden nehir olup akar; Her adımda bir uyarı her nefeste bir ders, Ömür dediğin göz kapağındaki bir refleks Zamanı zamanla yaşarsa kainattaki her ses, Her insan olur Mevla’nın üfürdüğü nefes; Hayatın her anı, bir hediye bir ikram bize, Kıymetini bil can gelip dayanmadan köprücük kemiğe, Çare bulan yok mu diye bacaklar birbirine girdiğinde, İşte o gün sevk yerin ve göklerin tek sahibine; Erol KEKEÇ/24.06.2024/18.30/Namazgah/İST |