PhokaiaUfka uzanan bir geminin sergüzeştini seyrederken rıhtımda, Kırk yılın hatırını arıyorum bir fincan dibinde. Yüreğimde bir umut, üstüm başım pek şık. Yarınları ağırlıyorum kapılarım alabildiğine açık. Bir kaşık suda boğulur gibi dalıyorum gözlerine, Ve bir balık iştahıyla süzülüyorum patiskalarında senin. Sen, Phokaia… Sen güzellik abidesi, İmkânsızlığımın sesi, Göz kapaklarımın ardındaki dünyam, Cenneti âlâm, Ütopyam… Sen, kalbimin en batısındaki esaretim… Biliyorum… Geç kaldık birbirimize. Hangimiz anladık ki hangimizi? Sonsuzluğa uğurlarken ömrümüzden kaybolanları, Hangimiz uğurladık hangimizi? Phokaia… Ömrümün doksan dört günü. Kalbimin en uzak sürgünü. Mavilerin arasından süzülüp, sana bakmak isterdim. Sonra ilk insanın kalbi olup yine seni sevmek isterdim. İşte o zaman mesut kalırdık. Tozlu sayfalardan sıyrılıp, Yarınlardan gün alırdık. 02.12.2016 |
Hele de gün batımı saatlerinde ordaysaniz kahveniz elinizde,
dünyanın şanslı insanlarından olduğu hissine kapiliyorsunuz...
Ama
Sizin için sanırım zor bir sınav olmuş bu yer 😔