Yalnızlığın Kalesi
Yüreğimin kıyısından geçiyorsun yine.
Geçme… Bir yaşanmışlığı tek celsede unutacak kadar güçlü değilim. Çok sevmek de yetmiyor biliyorum. Seni düşlemek, Kendimden dahi sakınmak, yetmiyor, Anladım. Ağır geliyor yaşayamadıklarımız. Oysa ne kadar hızlıydı seninle geçen zamanlar, Sensiz ne kadar da ağır… Bir şarkıda, Bir fotoğraf karesinde, Bir mum ışığında, Soluduğum toprak kokusunda, Her şeyde sen varsın. Unutmak ne mümkün! Aldırma sen… Bırak beni… Ben sensiz yaşayabileceğim mutlulukları kendi makberime çoktan gömdüm. Hatırlıyor musun? Hani ayrılırken ‘’sen beni unutamazsın’’ demiştin. Susmuştum ben… Evet, Sen kazandın... Her geçen gün kaybediyorum ben bu savaşı… Sensiz mutlu olabileceğim bir dünya değilmiş burası. Anladım… Yüreğinin darağacında asılalı çok oldu benliğim, Bunu da biliyorum. Bağışla… Bir şairin mısralarına sığdır beni, Seviyor diye kopardığın bir papatya yaprağının kokusunda sakla. Belki o zaman kalbine dokunabilirim. Ve unutma… Her erkek Yusuf olmak ister, Sevdiği insanın yüreğinin kuyusunda. Oysa sahra kadar bir başınasın şimdi. Sahra kadar uzaksın bana. Kaybediyorum. Ömrüm kısalıyor, Unutamıyorum… 24.03.2017 |