HARCI SEVDAMovidius’un öyküsündeki pygmalion-galateia aşkını bende okumuştum aynı ağacın dalı gibi eşit sayılırdık artık ama ben ayışı altında çukurova sıcağında sana ruzgar-ı vası beklerdim çeşm’inse yaşadığım yere benzerdi bakmadığın zaman liğdaki gönlüm o yere de küserdi içine düştüğüm köklenen harc-ı sevdam her duanın âmin’i pinhan nalân dikiz aynam sarı saçını, gül sesini insanın öteki adı bir memleket türküsü gibi -bilmem kaç zaman- saklanmış duygularıma gizlerdim zira papaz eskisi bir imam?da değildim ailesinin reddettiği almadım da elime mekke sazını dümen suyuna da yatırmadım kâbe sabanını yalvarmadım da ötekisinin duasını sustursun diye kendi tanrıma rüşvette teklif etmedim azrail’e -yaradılışın yasası- şiddet kültürünüde,savaş arabalarını da ben oluşturmadım saldırgan tek tanrıcılıkları da içmemiştim de tanrı şiva’nın bulduğu söylenen sufi’lerin vecd için kullandıkları vijemia’yı sisyphos sabrı gösterirken cardela’da oysaki canlılar dünyasında bir mermi ıslığı hızında geçerken zaman monicho’ydu isa’nın insanlığı kurtarmak için öldüğüne -inanmayı- rededen insanların, ’işlediği günahların nasıl bir ceza gerektiğini öğrenmek için’ papaza gittiğini ve insanların ’yüreklerindeki tanrılarına günah çıkarmaları gerektiğini’ söyleyen ve ben, zamanın yaşamımızdaki akışını tekmelerken şeridi bozuk bir daktilo gibi at arabası tekerleğinden oyuncak yapan ve küllerden ateş icat eden ardıç kökü yanığı çocuklar -yağ satarım bal satarım’lı oyunları- boş margarin teneke kutusu destekli tulumbalı evlerinde küncüsü dökülmüş bir çörek gibi oynarlardı ve o çocuklar emanet su damlası çocuklar katıksız şahdamarlı asma koruğu çocuklar bir balık gibi, kuşa uçmayı bir kuş gibi, balığa yüzmeyi öğretirlerdi tarla fareleriyle seyhan nehrinde çimerlerken tuhaflar tuhafı dertli bir gelebicin aragondan - mutlu aşk yoktur’u - söylerdi kenan can yoldaşlar |