Püskürdü yanardağlar, sardı göğü duman
Kalbinde hançer, teninde
ölümün sıcak eli
Göğsünün tam ortasından vuruldu Gazze...
Kaderlerin üstüne yıkıldı dünler, bugünler, yarınlar
Hayat durdu, koca şehrin göbeğinde ağlıyor
ölüm Açlığın, sefaletin gözlerinde kurşuni yaşlar
Duvarlarında kan
kırmızısı masumiyet!...
Vuruldu
kadınlar,
çocuklar, gençlik yere serildi
Kulakları deldi geçti acı sesler
Sokaklar zindan, evlerde feryat-figan
Ölümler çoğaldı, İsrail alkışlandı
Aralık kapılarından beslendi durdu
Vurdu da vurdu, hayat yerle bir
Filistin’i yok etmeye yeminliydi
Amerika’nın kanatlarında düşman...
Sözler bombalandı, diller susturuldu
Ölüm göğe tırmandı, gök kapkaraydı
Yıldızlar yere döküldü, paramparçaydı hayatlar
Mavi yolculuk son buldu, toprak ağlayıp durdu
Zulüm yağdı bütün yollarına Gazze’nin
Sabahı göremedi bebeğini emziren
anneler
Emanet edip gittiler acılarını geride kalanlara...
Çıplaklığını giyindi keder
Anneler de çıkınca
ölüm yolculuğuna
Gün karardı, acı büyüdü, zulmün koynunda
Gençliğin duvarları yıkıldı
Ölüm döşendi kapı önlerine
Gazze’nin bütün kandilleri söndü
Anneler doğuramadığı
bebekleriyle gömüldü
Toprak çok soğuktu ve kan kokuyordu
Ve
ölüm onlar için iki kişilikti
Gazze’de
anneler tek bedende iki kişilik öldü...
Rukiye Çelik
5 Mart 2024