Sonsuzluğumun Yanaklarından Öpüyorum
Titrek bir sokak lambası ve altında inleyen bir kadın
Kendinden vazgeçmiş, bırakmış ömrünü yere Alnında kara bir leke(!) hıçkırıkla dizlerini dövüyor Puslu ışığın altında acısıyla acısını boğuyor!.. Kalbinden, aklından vurulmuş çaresiz bir anne Varlığına pişman bir kadın, tırnaklarıyla toprağı kazıyor Kararan dünyasında, yaslamış sırtını yıkık bir duvara Yarı açık gözleriyle göğe bakıyor bir genç kız Korkak ve ürkek bedeninde acısının canı yanıyor Beşiğinde bir bebek yaşamla değil ölümle kucaklaşıyor... Sönük bir sokak lambası altında baygın bir anne Ve etrafında dönüp duran bir yarasa Çarpa çarpa duvara kendini parçalıyor Kısık gözlü ışığın altında bir kadın ve bir yarasa Acılarını yarıştırıyor, birincilik annede, kadında Hayat boşa çabalıyor, yıldızlar sönüyor!.. Çocuklarım diyor keder ve hasretlik yüklü anne ve soruyor: Ey dünya ben kimim, neden yetimlik büyütüyor ellerim Bu duvar dibinde sarılarak yalnızlığıma, öksüzlüğüme Yaralarımın üstüne neden kan sürüyorum!..Neden? Ve neden zulmün rengi kapkara, acılarımın gözleri ama?.. Sessizliğimin sesi kulaklarımda çınlıyor Ve ben anneliğimin ellerinden Sonsuzluğumun yanaklarından öpüyorum Ve gidiyorum, lütfen bütün yıldızları söndürün Söndürün ki, ölüm rengini göstermesin bana Cennetin öbür ucunda beni bekliyor, benden önce gidenler Kadınlar, anneler, bacılar, genç kızlar, bebekler Hepsi toprağı öpüp gitti masumiyeti yanlarında... Rukiye Çelik Ankara 8 Ekim 2024 |