Dünyama Dönüyorum Hasretin Kucağımda Annem
Sen gittin diktiğin çiçek saksıda
Ben pencere önünde asılı kaldım Balkona küstü, uçup gitti kuşlar Saksı çiçeksiz, ben sensiz, gece yıldızsız Balkon kuşsuz kaldı annem... Bugün 18 Ağustos 2024.Tanrı’nın seni bizden alıp Cennetine koyduğu gün.Göremez olduk yüzlerimizi Hızla uçup gitti zaman ama azaltmadı acımızı Yemyeşil duruyorsun aklımızda annem... Ben kendi hüznümü tasvir edeyim sana: Üç yıldır sensizim ama sanmaki Kolay geçti bu üç yıl. Üç yıl değil Üç milyon yıllık bir kederin altındayım Elim-kolum kıpırdamıyor, varlığın ve yokluğun Çaresizliğimi büyütüp duruyor Tutunmuşum sensizliğin kanadına Gözlerimin yağmuruyla toprağını suluyorum... Bir gün benden önceki sana, siyah-beyaz sana Bir gün benden sonraki sana, renkli eşarbınla Çakır gözlerinle, beyaz teninle Çerçeveye girmiş sana bakıyorum annem Ne kadar güzelmişsin, ne kadar merhametli Fotoğrafın öyle canlı, öyle anlamlı ki Yokluğuna inanamıyorum uzansam elini öpecek gibiyim Ama korkuyor, vazgeçiyorum, ya elini çekersen Ya elim boşluğa düşerse ne yaparım sonra annem... Bakışlarımı sabitliyorum, hayalin aklımda Takılıp kalıyorum eskiye, gözlerim sende... Biliyorum, orada her şey, herkes çok sessiz Dünyanız siyah-beyaz ama hengamesiz Upuzun geceler serilmiş üzerinize Toprağın altında umutsuz yatıyorsunuz bu alemden habersiz Olup biten ne çok acı var günümüz dünyasında, bir bilseniz Duymuyor, görmüyorsunuz, Allah’tan önce kanlı eller ne çok can alıyor Ne çok canlıyı katledip derin, karanlık kuyulara atıyorlar Ve o kuyulardan, toprağı sallayan ne acı iniltiler geliyor... İnan ki içimiz de, şehirler de, ormanlar da Cayır cayır yanıyor binlerce canlısıyla annem Ve çaresizlik gökyüzünde yüz karası duman duman... Aklım sizde, boynum bükük ve ben biçare Dünyama dönüyorum hasretin kucağımda Çiçek saksıda hala kupkuru annem... Rukiye Çelik 18 Ağustos 2024 |