0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2591
Okunma
Her bahardan izler taşır, sıla özlemiyle kıvranan yalnızlığım
Yakar yüreğimi gurbeti çoğaltan alın yazım.
Yaklaşır ölüme sallanan bedenim, buluğa erdikçe ruhum
Kıvranır Boztepe sırtlarından tek yapraklı ağlayan ağacım...
Bilirim esmedikçe rüzgar konuşamaz o, tek bir kelime bile
Unutur kimler geldi, kimler geçti adını soran.
Ne düşler yandı onda alevsiz, ne acılar ıslandı yağmursuz
Neden kaldı adı “ağlayan ağaç” unutur, unutulur! ...
Ne çok hüzne tanık oldu gölgesi onun,
Ne çok kelime kaldı kan ter içinde anlamını bulamayan,
Ne umutlar söndü yeşermeden düşe kalka büyüyen
Ve nice güzel sözler söylenmeden tükenen...
Bir nesneye bakar gibi kaç sevgili baktı ona birbirine dokunmadan
Kaç yalan söz kaldı kulaklarda, utancından kızaran
Ve nice baharlar ağladı son perdesinde yaza hazırlanan
Oysa ki; dört mevsim de sonbahardı bende...
Duyuyor musun ey ağlayan ağaç?
Başımı her kaldırışımda yukarı, hüzünle hatırlıyorum seni...
Ve hala iyiliğin durağındayım sırtımdaki hançerle
Taşlansa da arkamdan öksüz yüreğim...
Ama, ne yazık ki artık başka baharın ellerinde ellerim
Dinle bak acı içinde kıvranıyor dilsiz sözlerim.
Rengini yitirmiş artık fersiz gözlerim
Zaten hiç olmadı ki gözlerimin rengi! ...
Hiç adını bulmadı ki köşede duran yer yatağım! ...
Rukiye Çelik
04.08.2008 11:15:00