Herkesin gelinliği aynıdırŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kendi öyküsünü anlatması kolaydır insanın ; bildiği gerçektir doğru olmasa da süslü kelimeler eklemek zorunluğu yoktur çünkü egoyla dost süslü kibir yanına duygular sömürüsünü de alır yetiştiği saf toprak yolu uzatmak için on dereden su getirir susuz götürür sahici-hakiki tümceleri/..ara ki bulasın ! :) -bababım yaşı anneanemle işittir (ikisi de 1915 doğumlu) -annem okula gidememiş İST/aksaray’da doktor yanında besleme,sanırım 3 yıl kalıp (okumayı da orada öğretmişler) peder ile 15 yaşında evlendirilmiş 16 yaşında da ablamı kucağına almış. -biz 5 beş-annemler 4 kardeş- -anneannem Fuat Bezmen’in fabrikasının arka tarafındaki arsa da küçük ışıksız bir kulübede yaşıyordu şehremenini/ibrahim çavuş mahallesi şimdi 3 mahalleyle birleşerek-Şehremini Mahallesi-oldu, -annemin,annesinin tarafı ermeni dönmesi olması kuvvetle muhtemeldir herhangi bir yazılı evrak-delil bulamasam da çünkü annemin anneannesinde kesiliyor h.ağacının dalları defter-i kebiri de açmadı memur miras meselesi deyu rüşvet isteyu- ve 3 adet ünlemi hak ediyu !!! -kaleiçi sınırlarında varoş artığıyız canım dostlar ’bizansın torunu kale çocuğu’ deyimim beni söyler fakat resmiyeti anlatmaz tamamen duygusal-özsel topraktan gelen- ifademdir. ve Türkiyesizim çünkü ’Türkiyeli’ kavramı doğru değilmiş TDK öyle buyurmuş zaten hiçbir yeri tutmadım babam ’’öldürüldüğünden’’ beri..İttihatçı Kemalist Mahmud Celal’i (Bayar) hiç sevmedim beşbin sekiz yüz ile başlayan anti-demokratik yasayı dayattığı için tüm darbelerin kıvılcımıdır Kemalizm. -teğmenleri biliyorsunuz-rozet takmama vak’a sı poster diyor bozkurt add başkanı akıl kaçkını 20 yıl askerlik 40 yıldan fazla da tıp doktorluğu yapmış ’’ana rahmine ne vakit düştüğünü kimse bilmez’’ diyor inanın tek doğrusu bu !! -bu ülke de herkes futbol seyreder ve sever..futbolcunun yaptığı ’hatanın’ faulün cezasını bir başka futbolcunun veremeyeceğini herkes bilir mi faşist kafa bilmez Hakem sahayı terk etmiştir çünkü.. yuhhh. burada da cezayı diğer teğmenler kesmeye kalkıyor ve faşistler ne diyorlar ’’kahramanlık madalyası verilmeliydi o’nlara ceza değil’’ bunlar gazeteci aydın çok okumuş entelejansiyadan akademyadan sahtekar takiyeciler..gnl.bşk. da fırça atıyor savunma bakanı’na ulan dün çift pırpırlı assubayın önünde hazıroldaydınız !! -sivil yönetime evrildik dualite sonlandı biraz demokrasinin eli göründü darbesever postal yalayıcı onursuzlar astıkları siviller yetmedi çıkartın mezardan bir daha asın. mv.yemininden andınıza kadar faşizandır bürokratik oligarşili devlet idaresi..Fetö olsa ne olmasa ne ! Pkk olsa ne olmasa ne ! hepiniz Amerikalısınız içinizde gizli bir aşktır ABD Batı iyi ki türk değilim dünyaya bedel olmak istemiyorum..olmayan varlığımı benden kimse isteyemez. bir 60 yıl daha sürünün avrupa kapılarında ağlayın kongreye uçaklarımızı verin diye !! bizim burada Defter de ’kutuplaştık’ ismiyle bir şiir okumuştum geçen gün inanın çok güldüm. -kahvelerin ayrıldığı akrabaların dahi kutuplaştığı chp-dp dönemini hiç dinlememişler babalarından ! 27 mayıs darbesinde sokaklarda alkışlar içinde oyun oynayıp göbek attıklarını duymamışlar kanların düşmanlıkların üzerine Anayasa ve Hürriyet bayramı yapılıp kutlandığını CHP tarafından.. ’’CHP yok olmadan bu ülkeye huzur yoktur’’ diye onlarca kez yazdım..(eskiden müze olsun diyorum) -aslında istanbul’u çok seviyorum dilimde kötü sözlerle.. -damak zevkimin fevkindeydi bahçelerdeki meyve ağaçları ekmek ayvasından kara duta incirlerin 20 çeşidi ahh bezkoz kavak inciri ekşi tatlı narlar bahçelerin süsüydü cennet hurmaları meraklı ve kınalı cevizler köy yeri değil Şehremini İstanbul’un tam içi asma yapraklı çardaklarda koruk üzümleri elmaların türleri erguvanları yani meyvalar bitmeden sayamam çiçeklerini.. yine eksi yanım ayaklandı sakatat düşmanıyız tırnağı dahil tüketiriz sülaleceğin anamla birlikte.. anam bende hiç ölmemiştir hemen her gün konuşurum o’nunla şimdi olduğu gibi pederle birlikte yatıyorlar kozlu mezarlığında Süryani komşusu bir duvar ayırır :) sevdiği beyaz sardunyalardan ekmiştim pederin güllerini kıskanır açar da açar salınır fiyonk gibi beyazı görünür uzaklardan.. dün 21 12 2023 kadınlar pazarı vardır fatih/saraçhane de oradaydım kuzu şirden (şırdan) için giderim başka bir yerde satılmaz- dana şirdanı ise kesimde toptan alıyorlar çorbacılar lokantalar.. 20 yıl kadar öncesine 3,5-4 liradan alırdım 2 ay oluyor sanırım 20 lira yapmışlardı 17 liradan.. ben de yolda yürürken hesap yapıyordum 12 adet alıp 200 tl. veririm diye 2 adeti bedava getirim diye eski müşteri niyetine ! sordum fiyatını 50 lira dedi !!! ben şok arkadaşım yoksa dana şirden mi satıyorsunuz dedim yok abi kuzu dedi çıkardı tek lokmalık şirdeni :( yani evde içeceğim bir duble çorba bana ortalama 200 liraya mâlolacaktı inanın hem ürktüm hem korktum !! koşar adım terk ettim ’kadınlar pazarı’nı ........... neyse dostlar bu Şirden (Şırdan) mevzuunu anlatmak istemiştim sadece konu bir şiir yazmaya kadar gitti o’nu sayfada paylaştım..aşağıdaki şiir ise gerçek yaşamdan bir kesit kurgusu yüzde ondur.. yaşadığımız ev yer yatağı ve.. olaylar zaten biliniyor 27 mayıs.......// Kırmızı Tramvay yoksulluk; ahşap kapı önünde tebessümkâr zamanlara sarınıp hınçsız bir kadercilik oynardı çocukluğumla üç kardeşlikti yer yatağı her kuşluk vakti baş ucumdan ağır ağır geçen tramvayı yakalayamazdım akşam ezanı okunmadan çağırırdı babam gün batımlı o kırmızı tramvay çiğnerdi müezzinin sesini babam görmesin diye baş önde minik minik gülerdim içime anlamazdı babam ! bende anlamazdım ’en masum ve sahici gülüşlerin sahibi çocuklardır’ sözüne büyümüştüm kapımız kırılırcasına vurulduğunda,korkuyla ağlamıştım,neden ağladığımı bilmeden babam götürülürken fena fikirler bulunmuş ilçede derdest edilmiş delegeler babam da devlet karşıtıymış öyle buyurmuş efendiler depremi ilk hissedendi çocuk gülüşündeki melekler bilinç altında doktorsuz uyudu pedagojik kederler yarım asır uzun du 50 yılda kapandı ? defter hayır hayır ! sayfalara zorla sığdırılmış zabıtlar mapustaymış bir bir tutuklanmış sanıklar cabasıymış işkencenin psikolojik olanı ve sürgünü hatırlamıyormuş kimse ne dünü ne bu günü tekerrüre isyanla uyandı çocukluğumun yanık gülüşü çünkü; babamı da 27 mayıs öldürmüştü ağırlaştı adımlarım mazi düşüne dönerken ahşap kapının önünde buldum çocukluğumu ağlarken susturdum önce tuttum yüreğinden modern zamanın kalabalık ve şehirliydi fikirler,lüks vapurlar hızlı trenler ama.. kırmızı tramvayım yoktu aralarında... .. başıma buyruk değilim özgürlüğüm nakısalı beynimin serabı yaşamayı rutin edinen oksijensiz düzenek kurtulmak bahsini terennüm bilmez kimse sevmez ölümü nörotik kat’sayılar çarpılana dek/ depresif güçlendiriciler satılır uzuvlar arası sessiz göçlerde yüreğe basınçlı streslerin tartışılmaz direnci bir bünyede araf dolusu vakitsiz kalabalık aşkı keser bileklerinden ve dualar hükmünde zaafı öğrenir çarenin biri/ görünmezde umudun bir’i vardır sıkılı avcunu açmadan önce/ eşanlıdır gökyüzünde altın kanatlı kuşun süzülüşüyle dizlerin titremesi.. geçmişe köprü olur diye irice bir vah’ı iç cebine koyarsın dörtkolluyla giderkene- içinde feleğe bir kendine iki sövgü vardır yeşil sırmalı harflerle yâdını eder sıradakiler... .. |