GÖNÜLLE SOHBETŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Görüntüde hepimiz insanız belki ve fakat ne sözümüz değiyor gönle ne de omza uzanıyor el. Biz medeniyet rüzgârı ki esiyor, dağıtıyor bizde ne varsa iyiden, güzelden yana. Kendi içimizdeki yalnızlığa hapsoluyoruz hem de onca kalabağın tam da ortasında...
Niçin üzülürsün ey gönül, insan mı kaldı
Mazinin esintilerindeki efsunlu sözler, Emek dolu tertemiz koca yürekler Çoktan okundu selası, artık dönmezler Hüzne batmanın anlamı, tadı da varken Dizleri dövmenin sana kârı mı kaldı. Ortak kase, tahta kaşık, fazla gelirdi Yürekler birbirini gerçek severdi Ter tere karışırdı da beden bir idi Sanma gönül devran döner, açar bir güneş Kimse hakkıyla olmuyor birbirine eş Nimet, şükür, vefa faslı kalmış masalda Yürü bildiğin yoldan sen, hiç tasalanma. Sevgiliyi, seveni hep arayıp durdun Günü geceye eyledin, uykuyu böldün Çok yoruldun, zahmet çektin, kendine ettin Kadir bilen kul kalmadı, haydi işine Hançeri alıp ta daim vurma döşüne. Yunus misali özüne sarıldın durdun Eyüp gibi sabırlarla çile doldurdun Kah ağladın kahi güldün, sevgiyi umdun Gerçekleri görme vakti, kaldır perdeyi Ötelerden gelen neslin sonuncusuydun. Çöller bile yalan olmuş, Ferhat kaybolmuş Aslı Kerem`i unutmuş, dağlar yol olmuş Çamların seyri kalmamış, mehtap solukmuş Şikâyetin kime gönül, yok bir dinleyen Aşk şarabı içip içip var mı inleyen. Bilmezlerle gidilen yol, çıkmaz felâha Kibrinden tasarruf etmeyen, düşer belâya Arama bir el değsin, dostça omzuna O dediğin nesil bitti, insanlık yitti Ödün verme değmezlere, dik tut başını Doğruların yanında Hak , sür git atını… Oğuzhan KÜLTE |