bir zaman lekesiyle yaşamakdün gece ölmüşüm haberim yok bir söğüdün altında ağlayan serçeyim şimdi çeşmeden çıkmış ıslak bir zıvana tut ki çok Tanrılı bir kulum kurban sunaklarında hangisine açsam avuçlarımı manasız duymazdan geldiğim bir çok ses var oysa madde aleminden mana alemine kadar sevmem mümkün değil hayatı bundan sonra toprak olsun kül olsun son olsun bildim mevsimi değilmiş kırlangıç kovalamanın kanayan dizlerinden tanıdım onu narenciye bahçelerinde gezen çocukluğumu tütün kıran kadınların parmaklarından çıkmayacak bir leke gibi yalnızım şimdi döne dolana kendime gidiyor bütün yollar ne savunabiliyorum sesimin çıkmayan yanını ne de susmak gibi bir kabiliyetim var el olsun gün olsun ama yar olmaz olsun dilimde zaman endişeli bir bekleyiş kipi kirpiklerimde dolanan kirpilerin dikenlerinden anlıyorum en çok da bunu acıyı bal eğlemek ne mesnetsiz bir fikir insanın kaldıramayacağı acılar da vardır sanki delirmek en doğal hakkımız olsa da küp küp doğranmış domatesler gibi hayatta yan yana durmak zorunda olduklarımız da var bu gün olsun yarın olsun aşk hep var olsun gitmek yok oluşla ilintili bir mesaj oysa varlığın aynasıdır sevgili gidemeyiz türlü tarifler içinde kaybolup duruyoruz anlatmak istediklerimiz bambaşka anlaşılanlar başka hangi iftiradan bir medet umar hilkat diline neyi dolasan onunla dolaşırsın hakikat kainat bir çoklarının yok oluş yuvasıdır ve varlık olsa olsa hayalin aynadan yansıması kıran olsun kırılan olsun hepsi birden yok olsun |