Düş bulutlarıismin birazdan buruşturulup atılacak bir kâğıtta yazıyor aleksandra görülmüyorsun suskunluğundan haziran’lar seni atlayıp geçiyor meneviş gözlüyken zaman sisler bırakıyor güneşine monalisa ağlıyor akşam çizgileri dururken bakışında bu akşamları haketmedin bilirsin eteğinden düşerken çocuklar seni kahkahalarını unuturken duvarlar incitmezdin ayak bastığın iklimleri dudağının kenarında bir iz gibi beklerken aşk isterdin güller büyüsün patiskanda ak sayfalar işlensin yaz, kış güneşe açılsın her zaman perden küfürlü yollardan gelip geçme gün batımı oturduğunda koltuğuna eski haziran’lar olmasın özlediğin bir bebek gibi canlı, kıpırtılı sevgiyle bakarak uyan sabaha hayat seni atlatmasın Aleksandra hayıflanma, geçip gitsin bir gün daha sensiz solmasın günden önce ağarmasın saçların mısır patlağından çok ve beyazdı düşlerin daha ilk mevsiminde zamanın kahverengi bir sızı bıraktı kalbine düştükçe yüzüne hüznün lekesi örselendi bütün dünyan beyazlar grilendi bir at beyaz yelelerini savurarak bir çırpıda geçti önünden sen olmak isterdin üstünde beyaz gelinliğinle düşlerindeki gibi tıpkı sarılırdın sevdiğine omzuna yaslardın başını gerçekler acıydı Aleksandra arkasından bakakaldın yıllarca uzaklaşan düş bulutlarının.. 1. 06. 2014 / Nazik Gülünay |
bir at beyaz yelelerini savurarak
bir çırpıda geçti önünden
sen olmak isterdin üstünde
beyaz gelinliğinle
düşlerindeki gibi tıpkı
sarılırdın sevdiğine
omzuna yaslardın başını
Şiirdi güzeldi tıpkı Aleksandra gibi
Saygılar