BİR YİTİRİM MANZUMESİÜşümekliydi elleri ve fakat geçecekti, başka mekan var Kıpırdamıyordu dudaklar ve belki de konuşmak istemiyor Bir el değse omzuna hissetmiyor, bakışlarıysa öylesine Ve biterken hengamesi bu büyük görevin, irkiliyor aniden Neydi bütün bunlar, onca insan kalabalığı, kimi tanıdık Bir çukurun etrafında döndü her şey, yürekte ince sızı Gidenden ne ses ne seda var, biliyorum hakikatı artık. Kürek sesleri bırakıvermiş kedini imamın kıraatiyle Uhrevi kapıları açıveren ayetlerin derinliğinde Bilemiyorum o da duyuyor mu, anlıyor mu bizleri Yürümek istemiyor ayaklar, sanki çekilmiş canı Diyorum ki bak, bir kez daha bak şu mezar taşına Daha dün gülen yüz vardı ya, ta yürekten gülen Büyükannendi o, uzanmış yatıyor ve sessizce Açılmış kapıları onun, yolculuğu var bizden uzağa Dünün gülümsemesini hatırlarken ben, dalmışım Avuçlarım yükselmiş titreyerek göğe,duadayım Hiç geçmeyecek derin izleri hayatımdan, yastayım. Ne zaman geçsem bir mezarlıktan, ilk gelendir aklıma Ellerinin sıcaklığı halen durur ıslak yanaklarımda Bir Anadolu kadınını işgüzarı, her sahada maharetlisi Bulup buluşturan ve hayata çeki düzen verenlerden Maneviyatı çok yüksek, dua dökülürdü sıklıkla dilinden Ve ben tam iki yıl unutamadım bu acı kaybı, yıkıldım Henüz şimdilerde anlıyorum hayat neymiş, ne değilmiş İnsanlar yine yanlışlarda ısrarlı, bu nasıl duruş, etkileniş Oysa daha ne çok şey vardı paylaşacak, çıktı kısmetten Kaderin ellerinde bizler sanki oyuncağız, bu cahillikten Anlamı olacaksa günün, sevmek adına yapılır o düğün Ve söyle ne ise alabildiğine, kucakla, koş koşabilirsin Yaşamakta olanlarla birlikteyken, saklama hislerini Her saklısında kalan söz, gün gelir de yakar içini. Bu derin ızdırap, ne büyük ders ve ömürlük sürer Bir çukurun etrafındaki hengame aniden başlar, Ne olduğu bile anlaşılmaksızın hakim olan o sessizlik Bizi düşünmeye sürüklemelidir, yeter artık bencillik. Görünen hep aynı değil mi, her defin sonunda rutin Daha soğumadan için acısı ve depreşirken kederin Güne sarılmıştır kimileri, düşmüştür işinin peşine Ölümü yok varsayan tuhaflıkla, giderler evlerine. Nihayeti görerek ve içten de hissederek yaşanan Bizlere niçin vermiyor duruşu, neyin hesabındayız Yarını dahi garanti edemeyen şu hayatın içinde biz Halen anlamsızca bir savruluşun, yıkımın içindeyiz. Bıraktım bütün ihtirasımı, kalsın onca makam, mevki İki güzel söz ettiysem, kırmadımsa kat-i bir kalbi Tutabilmişsem uzanan eli, değebilmişsem hüzünde omza İçten gelerek bir tebessümle katabilmişsem neşeyi Varsın boş kalsın koltuklar, lüks ve onca şatavatlar Bir çukur vardı ya hani, açılır kısa bir anda Yutuverir apansızın, dönüşsüz sona girilir İnsanları anlayamam, bilmem ki neye güvenir. Oğuzhan KÜLTE |