_bir ölüye mezar denemesi_
...
ufukta örgütlü bir kararma içimde öz suları çekilmiş yaprak donanmaları güvertesinde sere serpe tabutlar dolusu bir gemidir şimdi içim kuşlar yoktur bazen uçmak yok fosforlu bir düş de yoktur güvercinler ekmişim bestemi biçip uçursunlar diye bütün uzaklara aşığım grameri değişmiyor artık giden nefeslerin ağlamak boşuna ama cesur ama korkak imla kurallarına aykırı virgülünü kaybetmiş bir cümleyimdir bazen beni esmek isteyen rüzgâra beni solmak isteyen şebboylara noktama beni çatlamak isteyen tohuma da aşığım batık bir hayal sönük bir deniz yıldızı mahurdur kum ve kedere sade ve siyah bir ayin gibi geçtiği an içinden anla ki o vakitte nüzul vurmuştur derinlere su göğe akmış şua bir heyulanın gece serabın yarasa kanatlarından ölüm görmüşlerin rüyasına akmış ne çok ölmüşüz oysa ne çok gömülmüş ne zambağını görmüşüz sabahın yeşilden sarıya sarıdan yeşile tekrar ne de nefesinin bir lale gibi yandığını kapılar kapanır perdeler kalkar terk edilmişliğin tenhasında bazen korku bazen de örtüsüz bir koku birazdan bir yağmur başlar yeniden "_ölünce de şiirler yazılır_" kısa kısa cümleler kurulur uzun uzun okunur her kelime kendine yeni bir nefes bulur ben kendime yalnız kalırım bedeller beslemez olur bedenin sıcaklığını üşürüm boydan boya ben de _boran |
Ruhun bedenden ayrılırken
Can çekişmesi gibi
Yada yaşarken hayatta iken
Mezar denen bir çukura girip
Acaba ölmek nasıl oluyor deyipte alıştırma rabıta yapması gibi
Bedenlermi ruha gebe
Yoksa
Ruhlarmi bedenlere
Yaşarken topragami aş veriyoruz
Yoksa toprak bizleri almak içinmi acele ediyor
Inanilmaz guzellikteki şiirinizi
Düşunerek okudum
Yureginze saglik kaleminize
bol bol ilhamlar diliyorum
Boran hocam
Saygılar 🙏💫