Seninleyiz,Affet
Daha bir kaç saat geçmemişti bile
Neden kalınlaştı yorgan ve öylece sert Oysa yumuşacık sarardı bedeni, sıcacık Hem bir üşüme hem de titremeydi bu Annenin sesi niçin kısık, neden korkulu... Kardeşlerden kiminden ses yok, uyurlar Belki de bu haldeki sonla yaşyacaklar. Gelmedi mi halen şu kahvaltı vakti? Uyandırsanıza Ayşe,Elif ve üç yaşında Daha yenilerde masaya boyu yeten Ahmet’i. Kalkmalıyım fakat o kaskatı yorgan bırakmaz Yürümek isterim, odayı da ışıtmak Mümkün olmuyor nedense hiçbiri Sürekli duyduğum o ses çok can alıcı Biri gider diğeri gelir haldeler sanki Beni duymadılar, bense işitiyorum Hengameli bir sabaha yeniden uyanıyorum. Görmüyorum tozdan kimdi yanımda Niçin kıpırdamaz,neden soğuk bu el Dürtüyorum, dürtüyorum yok tepkisi Anlamaya başlıyorum şimdi gerçeği Diğer odadaki ağabeyimin eli bu Nasıl oldu da hemence yanıma geldi... Baba diyorum, ses ver, yok bir cevap Anne diyorum, de ki bu rüyadır korkma Uyanınca bitecek kabus,susacak ambulanslar. Oysa rüya değil, gerçekmiş tüm yaşananlar. Elif’in umutları biziz artık,kimsesiyiz Ağabeyi, ablası,kardeşi olan küçük Ahmet Annesi, babası,halası velhasıl ailesiyiz Biz çalmadık mı onların güneşi gören Pencereden bakınca mutlu olan yüzünü, Yine,biz girmedik mi bir gece ansızın Kabuslar dolusu hakikatle yaş olduk göze Yıkandık ;can yakan,yok eden, söndüren Umutları arsızca çalandık ve öldüren. Tutamayacağımız bir sözü vermiyoruz Sırtına bu yaşında yüklediğimiz pek ağır Yüzünden eksilttiğimiz gülüşse kahır Hayallerin yok muydu,tozpembe masalsı İnadına yeniden yeşersin diye yüreğinde Kendimizden utanıyor,utanıyoruz. O yüzden,bize değil sana yaraşır gülmek Sen coşkunu yitirme ezilmek bizedir Adı ne kadar da çok bu masumların Adalet varsa gerçekten öne gelsin Çalınan umutların bedelleri ödensin. Oğuzhan Külte |
Selamlar... Saygılar...