Ey kavmimEy kavmim… Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın…… yağmur bekleyen çöller gibi Öylesine yangın ve susuz Kaç serâp belirdi sabahsız Kaç Mecnun kıyımda Kaç Leyla gördüm her gece Aymadım her nefes yağmursuzum Öylesine yangın Öylesine hasret Öylesine mahkumum yeşil değdikçe eline Ben içerde Kaç yangın söndürdüm gövdemde Saymadım Siyahın muhafazasında bütün renkler Tutuşuyor kağıt mağıt, Bir yangın yeri memleketim Bulutlar koparacağım ağaç dallarından Sislerden sağanak yağmurları Çöllere indireceğim vahaları Ellerinde yıldız tutan çocuklara hediye bir yüzün etmesede dört mevsimde dünya sabrım gönül yarası sansın kabuğun altında intikam olarak kalsın bu arada kabuk yara bağlamaz, yas için giydiği elbisedir o! sonra bir yağmur değer mavi adımlarına her yağmur ki bir rahmet Bir yağmur vakti kaybolurken yüzün sularda günüme yine ışıklar doğdu yıldızlara komşu oldum Deniz kokusuyla değdi yağmur ellerime rüzgarı bekledim fırtına olmak için Bu ülkede işçiler paralarını alıp sanatlarını bıraktılar duvarlarda taşınılır emlaklar her evde ayrı bir öykü yazılır Soma’da her evin bir odasında çocuklar Binalar yükseldikçe uzaklaşır gökyüzü kiminin penceresi daha yakındır, Kaç evin ışığı sönecek bu gece binalar yükseldikçe suladım sarmaşıkları sinsice |