1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
388
Okunma

Bazı çiçekler kızarmayı sever
bazıları çölde güneşlenir açmamaya meyilli
yağmur bekleyen çöller gibi
Öylesine yangın ve susuz
Kaç serâp belirdi sabahsız
Kaç Mecnun kıyımda
Kaç Leyl gördüm her gece
Aymadım
her nefeste yağmursuzum
Öylesine yangın
Öylesine hasret
Öylesine mahkûmum
yeşil değdikçe elime
Kaç yangın söndürdüm gövdemde
Saymadım!
Siyahın muhafazasında bütün renkler
Tutuşmada kağıt mağıt,
Bir yangın yeri arşınladığım kulvarlar
Bulutlar koparacağım ağaç dallarından
Sislerden sağanak yağmurları
Çöllere indireceğim vahaları
Ellerinde yıldız tutan çocuklara hediye!!
bir yüzüm etmesede dört mevsimlik dünya
Varsın sabrın gönül yarası sansın
kabuğun altında intikam olarak kalsın
Bir yağmur değer ki mavi adımlarına
her yağmur ki bir rahmet
Bir yağmur vakti kaybolurken yüzün sularda
günüme yine ışıklar doğdu
yıldızlara komşu oldum sayende
Deniz kokusuyla değdi yağmulur ellerime
rüzgarı bekledim fırtına olmak için
Bu ülkede
işçiler
paralarını alıp sanatlarını
bıraktılar gırtlaklarımızda
taşınılır emlaklar
her evde ayrı bir öykü yazılır Soma’da
her evin bir odasında çocuklar
Binalar yükseldikçe uzaklaşır gökyüzü
kiminin penceresi daha yakındır?
Kaç evin ışığı sönecek bu gece?
binalar yükseldikçe
sulamadım sarmaşıkları sinsice
işçiler
paralarını alıp sanatlarını
bıraktılar hatırımızda
taşınılır emlaklar
her evde ayrı bir öyküsü yazılır
her evin odasında çocuklar
Binalar yükseldikçe uzaklaşır gökyüzü
kiminin penceresi daha yakındır,
Kaç evin ışığı daha sönecek bu gece
Evin sönen son ışığı
daha az üzüyor kalanları,
binalar yükseldikçe
5.0
100% (2)