Bir Fotoğrafın Fısıldadıkları
I-
Siyah beyaz bir fotoğraf fısıldadı kulağıma Bir ikindi vakti Çıkmayan bir düşün bahtıma düştüğünü Artık karabasanlara teslimdir rüyalarım An be an bilirim Yeniden üzerime binbir derdin üşüştüğünü Şimdi kar eylemez hiçbir teselli Gayrı gün geçer... İçim geçer bir kuytu köşede II. Kır saçlı bir forsa oluruken rüyalarımda Rota bilmem yön bilmem Bitmez olur seyrü sefer kollarında rüzgarın Benim suskunluğuma inat Çığlık çığlığadır martılar üzerimde İçimde çoğalırken sahili özleyen imbatlar Apansız vurgununu yerim azad bilmez efkarın Gayrı bir dalım sürgün verir bir dalım sürgündedir. III. Ünlerim sağır kuyulara gözlerim kör olmuş gibi Uzak, kadim diyarlardan Sıcak bir yel eser dağımda kar erir, ben eririm Geri dönmek istedikçe sarhoş adımlarım Bir saçak altında gölgem düşer toprağa Ruhum yerle yeksan olurken Ufuklardan bir ses bekler, gülümserim Gayrı elimi altına soktuğum taşlar yıkılır üstüme. IV. Bilen bilir bana böyle şarkılar dokunur Dilim, kadim bir yeminle mühürlüdür Dinlerken gözlerimden okunur kaderim Kulağımda çınlarken o mahzun keman sesi Takvimler, tarih tutmaz olur Damarlarımda at koştururken kederim Silüetim yavaşça kaybolur aynalardan Gayrı kirpiklerimden yaşlar süzülür hatıralara. Muhammed Mehmet GÜL |