Ne günahkâr zehirli asi bir tohum, hiç yokuz./ rüzgara söyle hepimiz ceset gibi kokuyoruz ve fazla yaklaşmayın. havlayan köpekler, birbirine bakan göz arkadaki yüzler ve kanun hiçbir zaman doğruyu söylemiyor ya da halil cibran’ın mezarlıklarına bak görünen göründüğü gibi olmadığında çekirdeği ne eritiyor havaya fısıldadım, o lanet sinek tanrılarından başka ne var ki? ve sadece gülen seyirciler fenerler ve bulutlar ağaçlar çiçeğe donatılmış. ölü bir çiçeğe. II çağrılmayanların adı neydi çağrılmayan kadın, çağrılmayan adam o bataklıkta ahenkle kükreyen kurbağalar, kuşakları birbirine bağlayan ve göğsünde tutulan bu dart ne uzun hikayedir, belki hikayeler anlatır bir kurbağa ötüşü kalkıyorum, kurbağalar dönüyor kafamın içinde ben sadece yakup’un ağzını öpmekten geliyorum donuk hal, beyin damarları ve yenilgiler gibi bir anevrizma tekrar yenilmek peki kaybedersen ne olacak tekrar deneyin sisifos gibi tekrar yenilin aşağıya doğru yine yenileceksiniz yukarılarda müziğin ritmik her vuruşunda, . . şimdi lilith’i öpmeye gidiyorum kimsenin görülmediği yer kimsenin çağrılmadığı o yerde. |
*** Ne günahkâr zehirli asi bir tohum, hiç yokuz. *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...