Kulunç
perdecinin duvarında baudelaire’in hayır duası asılıydı
baudelaire perdeyi desensiz seçmeliydi perdeci güneşi engelleyen perdeyi övmemeliydi güneş destursuz olmamalıydı destur türkçeleşmeliydi dile kulunç girmemeliydi esnemeliydi çiçekler taç yapraklarına gerek yok sakin olun eşitiz sevgiye tırnakla kazıyarak ulaşılırdı kazılan her şey önce boğulurdu kıs kıs gülen kişi yoğurttan yağı santrifüjle ayıramaz ben de ayıramam ama gülmem whatsapptan dua gönderene gökyüzüne bakarak yakarırım çok çaresizim bir an aklım karışır markete gitsem derim dua tereyağı ile kirlenir karanlık isteğimi uyutmadan değişmeyen düşen kişiye gülmek en iyisi ben dere yatağında bir tilkiyle buluşayım kuru olmasına dikkat ederiz ben insan olmaya dikkat ederim tilki tilkiliğini kuyruğuna bakarak ayarlar izlerini takip ederiz tilki kendini bulur ben dere yatağında boğulurum tırnaklarınla beni kurtarırsın tırnak aran benle kirlenir hijyen benden onemli yıkayarak senden çıkarım sen beni aramazsın ben tilkiyi cevaplamam dere yatağında uyursak her şey yerli yerine kavuşur imkanım olsa hepimiz melanj olurduk belki aklıma geleni yazıyorum belki sen beni telefonsuz tanımıyorsun belki ben telefon ucunda yaşıyorum diyelim dizinde bir kedi uyudu sarhoşken maydanoz doğrama ateşle dans etme bu bir deyim yanarak düşününce yalnızlaştı yeni azrail dont stop movie dinliyor hareketlensin biraz ortam nasılsa civa içen biri olur ve jaguar tüylerini taramaz ben de leopar desen giyerim moda kadar yaşlıyım demin kadar dün bluzum lekelense cildiye hediye eder ilahi güç denizler tamamen civadan olsa yemezdik balıkları ve onlar dibi görmüş ermişlerdir pulunu sevdiklerim mussolini italya’ da doğmasa kötü biri olur muydu? size soruyorum |