TANATOFOBİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mensur şiir çerçevesinde yazılmıştır.
Herkes gök mavisi giyinmişti. Bir mavilik çökmüştü ortalığa. Sokaklar mavi. Sonra gece oldu bir anda. Yol karanlık. Ve ince ince bir çizgi… Geceye tek başla bakıyor. Karanlıkta sessizlik değişiyor birdenbire. Hele tan ağarmadan önceki saatler dehşet. Keşke bir kapı açılsa biri bir şey söylese.
Gece damarlarından geçen kanı kulaklarında duyuyor. Yağmur kadar siyah ve yoğun. Çılgın ve sağır eden şelalenin uzak sesini duyuyor. Ve kayalardan yamaçlardan gürültülü düşüşünü. Baş ağrısı çılgına dönmüş bir kuş gibi, bir şakaklarına bir alnına vuruyor. Artmış intra abdominal basınçla oluşan periferik bulantı hissine karşı koyamıyor. İstemediği vomiting gerçekleşiyor. Ardından sol kolunu saran ince ince ısırıklarına tutuluyor karıncaların. Karnında nefes nefese kalbi, aortuna kan pompalıyor hızlıca. Korkusu hayatını netleştiriyor. Ve korkuyu pompalayan damarları karanlığı emiyor. Hızla yüzünde ellerinde hiperemi beliriyor. Bu; belirsiz bir varlık sezgisiydi sanki sadece atardamarlarının hissettiği. Küçük küçük berrak yağmurdu belki de, damarlarını sevindirecek olan. Ama hiç görünmeden çekip giden, kendini daha bildirmeden. Bir deniz yığını sığacak oldu damarlarına, dalganın köpüksüz tortusu ile… Sonra emboli. Doğurgan bir acıydı bu, huzursuzluk; nemli soğuk. Hep korktuğu serebral iskemi gerçekleşiyor. Boğuk bir sesle sırtüstü düşüyor. Beyaz sağ avucuna bakarak. Mavi gökte güneş kocaman, çıt yok. Susuyor. Sönmüş kömür gibi ölüden daha ölü. Mahşer Güneşi doğuncaya kadar. FATMA LEYLȂ DENİZ |