İHTİYAR! EN KİMSESİZ İHTİYAR!
…Kendinden başka derdi kalmamış kimsesiz insansın
Kendine yeniden başlayacak zamanın yok… İhtiyar en kimsesiz ihtiyar kakülün gölgede bıraktığı denizin yüzü gibiydin ve balık burcuydu gamzen bambaşkaydın nasıl da ince, yeni ve narin titreyen ıslak bir leylak dalı toprağa dikilmiş kırılgan fidan gibi kök saldın, meyve verdin toprakla paylaştığın sen işte bu sendin güzellik ve nektardın bir ağaç büyürdü içinde hiç durmadan çiçek açan Poyraz Kızıydın yüreğini ışıkların kırdığı yer altı suları bilirdi bunu incirlerde gün batarken saçlarında yanık defne demetleri uyurdu berrak sular bilirdi bunu seni dile getiren heceler yağmurun çimenlerde bıraktığı ıslaklığın sesiydi suyun ıslak kaderine ağacın yeşile alışkanlığına aşinaydın ayın olmadığı bir siyahın içine pulsarın kapatılışı gibi döküleceğine inanırdın kederlerin uzun süre yattın çuha çiçeğinin labirentinde nergis sarısını örüp bir halat yaptın kendine gün doğumunun avucunda kalan son parçasına tutunmaya çalışırken ıslak yüzünden sıkıp damıttılar gözyaşlarını göz yaşından kaldı bu tuz kabukları çünkü; sığ sularda boğulmuştun her yanın balçıktı dipsiz kuyulara hapsolmuştun saçlarında ağarırken zaman geçtiğin dar yollarda kalmıştı gövden kıyı ile nehir arsında karanlık yapışkan kış gecesi yağmuru vardı simsiyah terliyordu toprak çiseleyen gün sarısının altında kimsesiz bir ihtiyar ağarmış gövdesini bırakıyordu insan gözü değmemiş toprağa … kozanı ayırıp rüzgara bırakmamak için bir meşale gibi içinde dolanan arayışla körebe oynarcasına donmuş toprak altında ölümden kaçan sen bu sendin SENİN KENDİ CESEDİN ORADA artık kendine yeniden başlayacak zamanın yok hakikati görmelisin başka türlüsü mümkün değil bu böyle sürüp gidecek katlanmak gerek kıştan çok daha fazlası var söylediğim ne varsa ezberlenmiştir “ÖYLE “ diyecektir okuyan kim varsa FATMA LEYLȂ DENİZ |
Demiş ya Cahit Zarifoğlu
İnsanlarda eskiyince böyle bir kenarda unutulurlar. Oysa yeni iken ne kadar değerlidir . Kıyılamaz en küçük bir zarar görmesin diye itina edilir mikrop kapmasın yel dokunmasın. Üzerine titrediğin her şey gün gelir artık işe yaramaz bir hale gelince eski bir koltuk gibi bir kenara itilir. O koltukta bir zamanlar üzerine titrenmiş temizlenip paklanmiş üzerinde ne misafirler ağırlamış ne muhabbetler ne sohbetler yapılmıştır. Ne değerli anıları vardır.
Ve insanda eskiyen eşya gibi olur ne yazık ki!!
Gençlik sağlık ne büyük bir hazinedir.
Selam ve sevgiler olsun duyarlı yüreğe..