Akağacın Kısa Öyküsü
Düzgün cilalı tahta
siyah ve beyaz kare özlerine varabilmek için olayların yalancı kılıflarından ayıran bir hiçte bulunan çabucacık yapılmış bir taslakta Tahtadaki halkalar iki tane biri bir ilkbahar sabahı tomurcuklanan akağaç gecenin çiğine rağmen tabiattan soluk soluğa koparılmış diğeri kuru bir delik tahta kurdunun yuvası. Görünmez bir rota var satranç tahtalarında bir kimlik öyküsü; dünyanın adaletini, bütün anlaşmazlıkların uzlaşımını ve bütün güçlüklere yetecek kadar büyük bir sabrı taşır içinde ya da kendi içine kıvrılış, kendi derinliğini, büyük bir çabayla dinleyiş hallerine tekrar tekrar dönüşleri saklar içinde… Siyah beyaz kareler komşu iyice bitişsin diye bir yol içinde doğruların marangoz yontmuş keskisiyle. Değme noktaları yerine kendileri de bir çeşit değme olan kesişmeler var sevgiyle ıstırap, avunamayışla mutlu olma en yoğun şekilde fışkırır burada o tahta kesiksiz uzun bir tecrübenin en kesin sonuçlarını kapsamakta. Bir hiçte bulunan çabucacık yapılmış bir taslakta tabiattan soluk soluğa koparılmış bir akağaçta şah mat olduğunda itilen taşların yerinde siyah ya da beyaz bir kare kalır geriye. FATMA LEYLȂ DENİZ |