Kaçıncı Ay’ın ertesinde vurulur vuslat Adresi meçhul mutluluklar perdeyken gözlerime Söyle bana sızım Ne vakit öleceğim?
-I-
Ezeli sönük gün kıskacında Yapmacık kıskançlıklarına gebe güneş Yeni sevdalar geçmişe ayna tutarken Gözümü alan ışık beni hangi yolun sonunda doğurur Son demlerinde sevdanın ağlamaklıyken ben Ahlamalı şimdi çünkü
Bir sıtma bitiverir bedenimin sol yangınında
_______Üşürüm…
-II-
Ateşle söner buz yanığı Dehlizinde katresi kalmamış mavi… Ateşi bile senden yakıcı değilken Payidar rüzgâr keser nefesleri Ve hevesleri. Ben hükümlerin son demine Öylece salınırım…
Salın gece! On dörde benzer belki ay On dört kere vurulsun isterse her hece Ah… Arsız sevda! Kaç gece, kaç hece bitirdim sana... Bu sefer kendimi ayazım çıktığı kadar sensizliğe bırakıyorum Gelme!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Buz Yanığı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Buz Yanığı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Merhaba mate, özlemiştik şiirlerini hoş geldin, buz yanığı ile geldin.
Diyecek ki bazıları buz yanığı olurmu, olur tabi neden olmasın.
Dünya buzul dönemindeyken buzulların çok yoğun olduğu yerlerin adı ''BUZ ÇÖLLERİ'' idi.Nasıl ki orman yangınlarında ateş her şeyi yok ediyorsa,Buz yangını da her türlü bitkiyi yokeder.
Buz ile yakmak da bir tekniktir ve Nescafe sıcakta kavruarak değil de yüksek derce eksi sıcaklıkta da damıtılarak daha sağlıklı kahve yapılabiliyor (- 200 santigrad derecenin daha altında)
Bu şekilde bir yangını duyumsamak ise ruhsal olarak aşırı üşümüşlüğün ve şiirsel derinliğin tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.Sevip sevip de sevilemeyişin yalnızlık çeken andıkça eskiyi yine aynı yangınlara düşüşün betimlemesi çok güzel yapılmış, alışılmışlığın ötesinde değişik biçim ve biçemde...Kutlarım güzel şiirini.Sevgiler mate.
... kınından çıkan uzaklıklar su yüzü görmemiş ayaklarında yakınlaşacak sen her adımı sayacaksın çıplak geçmişimde burkulacak aşil yorgunluğun izmarit bastırılmış gözlerim bir çiçek gibi açacak -suyunu içince- şarkının bir yerinde dilin ayazla oynaşacak bir o kadar sert ve bir o kadar sen cam kırıkları bakışların kan akıtmak için mahremine beni seçecek buz yanığı dudaklarıma değince gözyaşların içimden geçecek geçmemek için benden üşüyecek nefesin benim senin bir lahza hevesin...
...bu uzun parmaklarla ben sizi piyano çalar sanırdım,oysa üşüyen yüzüme bir maskeymiş... donunca gözlerim anladım...
Salın gece! On dörde benzer belki ay On dört kere vurulsun isterse her hece Ah… Arsız sevda! Kaç gece kaç hece bitirdim sana Bu sefer kendimi ayazım çıktığı kadar sensizliğe bırakıyorum Gelme!
_______Üşürsün…
sevda sonsuzluğun sonuna her aim birler mi bırakır bu şiir gibi.. dün gibi hatırlarım altı sfırı atıldı paradan.. sevda.. bu gün beş para edermi?
cevap veriyorum: Söyle bana sızım Ne vakit öleceğim?
yüreğine sağlık ustam harikaydı.. yüreğin gibi şiir.. sağlıkla saygıyla..
bir gece elinde şiirle çıka geldi sundu zifire mavilikler patladı birden şafağa büründü gece uyku gözlerde gezinirken bitmeyecekse ızdırabın gelme bırak beni derdlerimle doğma geceme sürme güneş ne ay vede yıldız kat kat koyu tenli aynanın sırrı gibi o sensiz geçene