KESKİN KÖR BIÇAK
Bizim şiirlerimiz
Kar boranlı kefenlere sarılı Fırtınalara dağlanmış Sızılara mühürlü yüreğimizin Bulut çökmüş sisli tepelerinde Kükrer durur Yanan ormanda Sırtlan dişlerindeki kanda Ölümü kovalayan Kızğın bir aslanın dizlerinde ... Duman duman soluklarım Hep Cehennem nefesinde Derin derin iç çekerim ... Kurşun gibi ağır gecelerde Çakan şimşeklerin İzlerinde tüm sözlerim Durmaz sağanaklarda Durulanmaz ıslak avuçlarımda Tuttuğum İsli gözlerimizin eksilmez nemi Düşer yıldırımlar yakar kirpiklerimizi... Kazan kazan kaynar Coşar ciğerimde volkanlar Homurdayan yanardağlar gibi Köpürür içerimde kızğın lavlar ... Dilimize saplanmış Ateşten suretlerde yanık kabzalı Keskin bıçakları Tutan kör ellerimizin Nasırlı Çatlaklarında kor kuyuları Kuyularında çekilmez suları Dipsiz derinliğinde Yüksek surlarından taşmış Kabına sığmayan En kızılında deli bir umman gibi ... Eğer Sevği selinde Yüzme bilmiyorsan , yapma Üzme istersen Hiç ıslatma ayaklarını ... İlk satırın son hecesinde Tuzlu suları yakar Yanar gider Mavi gözlerin kıyısında vurulmuş Aysız Yıldızsız Issız kapkara gecesinde Kül olur tüm benliğin ... İkinci satırın kapı eşiğinde Enselenirsin Daha ilk adımında Çaresizliğin filikasında Bir mıh gibi çakılırsın Islak küflü tahtalara ... Ne yapsan boş Vurulur firarlar Bir serçenin kanatlarında İmkansızlığın Darağacında sallanan Bitkin sabahların Korkunç infazlarında ... Uğraşma boşuna Kilitli tüm hücrelerin Kaçamazsın Çaresiz Artık bedenin bir ceza yeri Çekeceksin ... Dikilmiş kör düğümlerde Tutsak ruhunda Dizlerine inen sızılardan Ayaklarına sarkan pranğalarda ... Şimdi özlerinde Apansız Bir deli tayfun patlar Kabar kabar yüreğinde Yalvarır bütün denizler Dalğa dalğa vurur sinene Vurulur bir çocuk Ölür Gömülür derinlerinde Harap gönlünde Yıkılır kumdan kalelerin Ellerinde kırılır gider kürekler Artık tek başınasın Alaboralarda Çırpınan ıssız bedeninde Sormaz kimseler seni Gör işte Bir başınasın Dost eli uzanmaz Su serpmez yanan bağrına Düştüğün deryalarda Bir dal dokunmaz ıssız gövdene... Bir yabancı gibi Üçüncü satıra bakarken Uzaktan uzağa Daha Tek kelime etmeden Kaçar uykuların Dalarsın eski anılara Öylece baka kalırsın Ayrılığın ateşli kollarında Gözlerinde Gözlerine düşmüş Kor bayğınlığında ... Döne döne Girdapların Usanmaz Utanmaz sarhoşluğunda Sende Unutursun kendini Kim arar be seni Kim sorar Kim ... Ki Bu vefasızlığın Şâşâalı altın çağında Çürür gider anıların Kim hatırlar Unutur herkes seni ... Boğulursun Küs yastıklarının teninden sızan Kanlı yetim terinde Issızlığın berzahlarında Âvâre dolanan öksüz ruhunla Şimdi artık ölüler yurdunda Sende herkes gibisin Serkeşliğinde Hayatın memâtın O deli eden Cinnetsi ince çizgisinde Şiirin sonunda Duymayacak kulakların Kuruyacak ağıtların avazı Bir daha Hiç ağlamayacak Anlamayacaksın bile öldüğünü Bir şairle Elele Düştüğün çukurda Ne ğüneş Ne ay Nede yıldızlar Hiç kimseler görmeyecek Bir daha güldüğünü Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ |
Güzel bir şiir okuduk, değerli kaleminden
Tebrik ederim yürekten, yalansız nve riyasız
ALLAH'A EMANET OLASIN, SAĞLICAKLA KALASIN