Yüzün olsaydıdöküldü eski evler gibi sıvası, görüldü astar gitti sana koşarak geleni görünce tüyü döküldü kuşların o uçamamaktan muzdarip suçsuz kanatlar hiç öpücük kaldı mı geçmiş yüzünde bir gül yaprağı, kırıntısı yada gün yüzlü ayçiçeği tarlası yüzünden kağnılar geçiyor sanki sesler öyle kaç bahar yağmuru damlıyor gözlerinden kaç tay adımı atıyor yeniden, o eski gurbetçiler yeni göçerlere bırakmış yerini çocukları bile şimdiden bize ayıp harcanan günler saklanıyor kapı ardına sesi duyuluyor arkamızda kulak tırmalayan davul karartılmış günler iz bırakıyor yüzünde kanayan ana yüreği, ağıtını gömemiyor yüzüne gidip ekemiyor yeniden bostanını genişletemiyor yüzündeki sevgiyi dar bir alana kalıyor yüz sürdüğü ellerle eksildikçe yeşili gözlerinin bakışının güneşi devrildikçe tepe aşağı yüzün olsaydı ekin tarlası, bağ, bostan çocuk ayaklarla koşardık oyunu bırakıp mavi çiçekleri toplamaya ekinler arasından yine salınırdı yukarı değirmenin suyu koşarak açardık bahçelere su ayağını yine annem çıplak ayakla dalardı arklara yeşile bulanırdı ayakları.. 04. 05. 2022 / Nazik Gülünay |
Kalemine yüreğine sağlık.
Kutlarım.. Varolunuz.
Selâmlar Sevgiler.