kı yam etŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bağışlanma dileğimle
geceniz kıymetli,kadriniz yüce olsun. nefha-i feza boğazımda bu har birikintisi yok mu sur-A çocukluğumun sessiz çığlıklarıyla birleştirip içimde seni aklıyor marazlı asırların kirli surat tüm firavunlarını bilemezsin nasıl bir zamana esir olduğumu surA nasıl secdesiz kaldığımı bu işgalci yurtta bilemezsin çimenleri eze eze kuruyor yeryüzünde kalbim ah biricik olan sevgili Allah’ım sesinle beni sular mısın ezansız kalmış içim ecelden ürkmüş bir çift göz gibiyim hasretle düğümlü yorum seni bağrımda surA ellerim cennetten koparılmış bir mağmayken böyle ruhunu kaybetmiş bu nehâr deminden çıkıp yola yenile yenile bu rezil dünyaya sadakatli gök yolculuğundan inen meleklerce dağıla dağıla bu naçar aklımda bir cellat gibi saplayıp boynuma sesini Allah’ın kıvırıp dizlerimi sırtımdan asılan çocuk bahçelerinde oturuyorum gönül başımda harlanan bu ateş tahtında şah damarımda ki bu kan kokusunda pişirip göğsümü dilimde yanmış tüm çocuksu zamanları doldurup ağzıma insanlığın soysuz seslerini reddedip mahkemelerce o dar yolculuğumda boğa boğa habis zevklerini zamanın sana bağışlıyorum son nefesimi kendini görünmez eyleyen kudret ahh beni köleliğimce azad et nasılda yorgunca gürlüyor içimde zaman nasılda nal seslerine benziyor ellerime yağan kar beynimin içinde kaynarken yevmi gün tüm kıyamlar söylesene hangi mevsimde en güzel ölmek var dergâh-ı muallâm olan can yar nefha-i saik hükmedilmiş yeni dünyanın bebek sesine dönüştür beni sur-A son demimde günahsız kılsın beni kader ve o cennette vadedilmiş tüm günahsızlığımla kuş seslerine karışsın damarlarımdaki bu hazin hıçkırık ellerin içimde gezinen bir gökyüzüne dönüşsün denizlere açılan son şiire bölünsün ellerim çığlık ve sırtımda büyüyen harlı bir orman örtüsüyle gibi alabildiğince kahırlı ve liken bu dalga da derinliğince çekip beni cehennemine çığlıklarca yükseltip Muhammedine bedenimi kavrulmuş taşlar gibi savursun YusrA ah kalbimin uslanmaz bu tavan arası yok mu ha çöktü çökecek kıyamet üstüme sur-A toprağa iman et lütfen ve daha derin susma bana sustukça çürüyor içimde gün ışığım karanlık cümleler boyu kayboluyor ömrüm nasılda küflü bir cinayet gibi sevmişim sesini nasılda görmemişim içime yerleşmiş o zalim denizi ve ama il la ve ama il la mütedeyyin bir kutsiyetle seni bilmeye hep and içmişim bedenimde kendinden geçmiş bir azgın umut baygın kelebeklerin ömrü kadar telaşlıca ve sonsuz bir mahşer kavgası kadar gür yandıkça büyüyen bir nefsin azametince o gurur nasılda amansızca gürlüyor içimde mahşer gerçeğe direndikçe daha da yaşıyorum seni surA daha da özgürce adanı yorum sana ve dengesizce yarışıp bu dünyamda seninle tanrının göğüne çıkıyorum arsızca ve hür bir umutla sana yeminler olsun ki şu saatler sur-A gece saatlerinde senleştikçe içimiz cennetle müjdelenmiş göklere dönüşüyoruz aşk ve zaman bizim son köleliğimiz kollarını nasılda özgürleştiriyor ruhum bütün kuşların kanatlarından asılıp o gün sallanıyoruz ipliğinde son ölümün tek hakikat yok olmaktır diyor bana gözlerim ve yaşamak acıya alışmaktır diye diye dağlara çocukça gülümsüyorum beni bu tutsaklıktan Azad etme tur i Sina da beni kara bir taş eyle aziz Mevla sonra yine bul beni o yağmada ve kendi yurdunda sonsuz bir ayet gibi ağırla nefha-i kıyam işte böyle bir sükut vakti seni sur-A kendimde ölmeye and içiyorum ey yanmağa münhasır olan ateşi derd soğuk yüzünü kalbime gömüp bu dem göğsümde ışığı söndürüyorum karanlıktan göç aldım dergahında bu derdi yüze bir aydınlık lütfedip içimdeki denizimi yar ve bana bir güneş bağışla Alahım my |
Korkma artık sen guvendesin
Ölümün geçemediği yerdesin
Git Fir'avn a soyle emrimi
Bir şey bellemesin kendini
Çok saygımla Hanımefendi
Bal şeker şerbet bir şiir....
Çok saygımla.
deniz_tayanç tarafından 4/28/2022 1:11:23 PM zamanında düzenlenmiştir.