Bir Yusuf ve Züleyha MasalıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1-Şiir Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf ile Züleyha romanının kendi dilinde kısa bir özetidir.
2-Şiirdeki güneş Hz. Yakup,ay Hz. Yusuf’un annesi,on bir yıldız da Hz. Yusuf’un kardeşleridir.
Nazan Bekiroğlu’na
‘Güneşe Aya On bir yıldıza Ve kocaman dağın ardından doğacak güne …’ kuyuya atıldığında sen akşamdan çöl geçti baba yüreğinden acılı bir deniz yağmur gülünün sancısında çatlayan dudakların derin saklı sularına vurduğunda kuyunun bir sımsıcak karaca kanına sürüldü aldılar götürdüler kana sürülmüş gömleğin bıçkın dişli bıçkın pençeli bir kurttu dediler oğlunu senden alan baba yüreğinden zifiri bir bulut geçti bir acılı yıldırım unufak oldu yıkılmaz görünen dağlar bir nefes bir bakraçta can bulduğunda karakavruk kervancı başı ölçtü biçti yirmi dirhem dedi güzelliğinin ederi yirmi dirhem alındın satıldın mühür basıldı tanıklar da hazırdı kurt kuyu ve ayna sonrası potifar potifar yani günlerin yani ayların yani yılların sahibi nil ülkesinin sahibi/kadınların çocukların ve henüz doğmamışların tek kişilik ölüm yani /tek kişilik yağmur çalınmış bir hayat bir esir sinesinde ne kadar saklı kalır ? yanlış zaman/yanlış kalan rüyalara tutulsa da züleyha züleyha adı kocaman adı soluksuz bir roman züleyha bir ince name düşlerden düşmeyen mercan okumasız yazmasız potifar’a yazılan ona bırakıldığında sen züleyha bir olgun başak züleyha bir kor yangın adın güzelliğin ve aşkın çocukluğu adın çoğulluğu en güzel ırmakların züleyha bir düş masalı züleyha bir ağlamaklı duvar Seni ve aşkı büyütürken zaman Adın güzelliğin güzellik hala adının saklı adı durgun sular derin akar adın züleyha’ya sevdalı mısır’ın tüm züleyhaları sana bakar züleyha kadın züleyha kadın olmadan kadınlığını öğrenen kadın ten uyandığında kendini en tenha bir kıyıya vurduğunda yalnızlık aşkı korkusundan daha büyük bir öykü olduğunda züleyha’nın yarım kalan bir ihtilaldi tenine dokunmadan ölen isterik bir ten korkusu ve tutsaklık taşındığı tüm mekanlara kendi adıyla taşınıyordu ona çağrıldığında sen züleyha’da yüzlerce yıl susuz kalmış ceylanların susuzluğu -gel,gelsene artık! züleyha’da ‘susuzluktan ölmektense su içerken ölmek yeğdir’in korkusuzluğu tül perde elmas takı şuh kadın sesi bu kadar çağırmadı hiç kimse ısrarla diğer kimseyi razıyım sende öleyim ben bende ölesin sen -gel,sun bana zaferimi ! düştü vazo ufalandı sarı gül yaprağı gömleğinde bu kez bir züleyha tırnağı ansızın açıldı kapı bir bıçak saplandı Potifar’ın ta orta yerine kadın küçüktü kadın güçsüz karar kılındı zindan tüm siyahları örttüğü kadar zindandı zindanları sırdaş bildiğinde sen çöl hala aynı çöl gök hala mavi gök ama gecelerde hep bir firavun uykusuzluğu yedi dolgun başak yedi kuru başak dolgun başak kuru başak çağırın tüm şehrin kahinlerini uykularını çağırın gecenin uykusuzluklarını çözülsün bu afsun gecenin zindanlarından çağrıldın çağrıldın firavun rüyalarına dolgun başaklara/kuru başaklara çağrıldın çözüldü çözülemeyen bir firavun rüyasının esrarengiz buğusu sarayda yankılandı sesin adın şimdi Nil ülkesine hükümran adın gelecek yedi bolluklu ve yedi kurak geçecek yıla hükümran sonraki ve sonraki ve daha sonraki yıllara tüm çağrılmışlar nil’in ve mısır’ın tüm çağrılmışları geldi züleyha da geldi bu zorlu sınavın tamamlanma vaktinde bir şey dedi firavun söylemeyecek misin züleyha sustu saray firavun sustu yusuf sustu sustu züleyha eğdi başını züleyha züleyha’da yılların taşınmaz yorgun yükü saçında aklar yüzünde kırış kırış halkasıyla salıverdi soluğunu züleyha oniki yıldır içine tutsak ettiği soluğunu ben istedim onu isteyen bendim onu dağıldı yüreğinde asırların kurşun geçmez suçluluğu baharlardan bahar gibi geldi züleyha yeni açmış çöl çiçeklerini sunar gibi yusuf’a bildim dedi firavun bildim yıldızlar ufka dokunduğunda gök yerinden oynatıldığında ve dağlar yürütüldüğünde ben onu kendimde bildim kendimi onda bildim sonra güneş ay geldi on bir yıldız da geldi. ’İncire, Zeytine Ve kocaman dağın ardından doğan güne...’ “Hz. Yusuf babasına: Babacığım, gerçekten ben ’rüyamda’ on bir yıldız, Güneş’i ve Ay’ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm demişti. (Babası) Demişti ki: Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır. Böylece Rabbin seni seçkin kılacak...” (Yusuf Suresi, 4–6) |