MONOSEVDA
Saçlarına ak düşmüştür geceye yıldız düşer gibi
Bir deli yüreği ateş almak üzeredir sebepsiz Dağlarda kar var, karda çakal izleri Camda masum kız resimleri belli belirsiz Saçlarına ak düşmüştür geceye yıldız düşer gibi. Elleri ve gözleri bir kadını en önce teslim eder Aynalarda çocuk yüzleri çoğalır/gülüşleri Her affın içinde bin intikam gelir gider Gözlerinde objektife takılmış kırılgan gül küsüşleri Elleri ve gözleri bir kadını en önce teslim eder. Ve sen de bilirsin Monosevda her insan yalnız ölür Gece soyut bir güne kapkara yılan gibi girmekte, Söz biter,şarkı biter,bir defter dürülür Tadı kaçmış sözcükler hücrelere sinmekte Ve sen de bilirsin Monosevda her insan yalnız ölür. Duy artık aşk ateş almakta,feryadımı duy Ceylan olsam alnımın çatından vur beni Sensizlik ses yapmakta,İbrahim nefesimi duy. Varlığın varlığımdan eksilince ne kalır geri Duy artık aşk ateş almakta,feryadımı duy. At bana ait olmayan her putu ten kafesinden, Zeusun ellerini kır,prometeyi devir Yer gök titresin yıldırım gelişinden Sana hükmetmeyen Nirvana’yı kan çanağına çevir At bana ait olmayan her putu ten kafesinden. Alışılmamış bir aşk besteliyorum kendi gözyaşlarımdan Eylül güdümlü yalnızlık avuçlarımda yanıyor Gel hoyrat türküler söyle tüm makamlardan Göğsümde kurşun saplı bir yara durmadan kanıyor Alışılmamış bir aşk besteliyorum kendi gözyaşlarımdan. Kadınlar bir yastıkla açlıklarını bölüşmeyi bilmezler Bilmezler çünkü onlara yalnızlık öğretilmedi Onlar ki kendilerini yatak odalarına hapsederler Yalnızlık patlamaya hazır bir volkanın adıdır besbelli Kadınlar bir yastıkla açlıklarını bölüşmeyi bilmezler Ben donmuş bir gökyüzü karesinde kayan en son yıldızım Sözlerine gün değmemiş kardan bir çocuk Sana yağmurlarımı,sana ilan-ı aşkımı sunuyorum Gün şahit,güneş şahit,yalnız dillerim tutuk Ben donmuş bir gökyüzü karesinde kayan en son yıldızım. Uçmaya namzet en ücra kuytularda talim yapar yasaklar Kır kıraç topraklarda bir yetim günebakan boy verir Ama şehzade yaprak döker,ama şehzade ağlar Şehzadenin içinde her gün kırk güvercin can verir Uçmaya namzet en ücra kuytularda talim yapar yasaklar Leyli tebessümlerin üşür her zemheri başında En ürkek tavşanlar koşuşur damarlarda,yabani dudaklar titrer, Ay doğar,çakallar ulur,yatsı ezanı biter Tüm güz yaprakların dökülür yalnızlığın baharında Leyli tebessümlerin üşür her zemheri başında. Unutulur bir dilin ucundaki en ıssız liman Zamansız açan açelyalar unutulur,unutulur en son kol da Akı karaya katan sarmal bir ırmaktır zaman Yoktur başlangıç,bitiş de yoktur bu yolda Unutulur bir dilin ucundaki en ıssız liman Tur’a, nara ve yıldızlara and olsun. Hüzne çalan yanlarına yakuttan ışıklar düşüreceğim İşte sözüm yüreğim ve imanım gibi en son sözüm Toprak tutmaz bedenimi,ben yalnız iki damla gözyaşınla öleceğim Tur’a, nara ve yıldızlara and olsun. |