İzabel/la
İzabella
uzak ülkelerin muhacir kızı yalnızlık tüten soğuk kış bacalarından zifir renginde bakır yapraklar dökülürdü sen herkesin karşısında ve herkese aykırı bir ıssız şehrin kalabalıklığı olurdun bir kalabalık şehrin ıssızlığı İzabella İzabella çatlak dudaklarının yarıklarından sızardı kış ayazı sızar ve acemerişan bir ağıda yanaşırdı ben sana kırık buz parçaları taşırdım eski milat kalıntısı favorisi uzardı eteğindeki kızıllığın sonra ben tropikal mevsim kuşağında evrilirdim gözlerinin kırkikindi yağmurlarına İzabella savaş çocuklarının kirli yüzüdür benim yüzüm ruhumda eski şubatların darp izi hadi kokla beni kokla dirilt yeniden tanı tanımla aşk masallarının çoğulluğuna ver beni bir ölüm söyle kaç bin kez öldürülür sevgilim gülüşün kocaman bir dünya devirirken İzabella gülüşünü vur yüzüme vur ki yüzümde kirlensin yüzün yüzün yüzümle kirlensin İzabella İzabella ayazdı kıştı yalnızlık kokardı geceyi bölen adamın ayak sesi bir kızın üzüntüsü düşerdi puslu pencere camına sen İzabella sen dilemma sen hayırsız sen ırmağın kızı yorgun tren vagonları geçerdi ömrünün raylarından sonra kırılgan bir elif üşürdü sepkin gözlerinde sen bilmezsin Elif en çok boy(n)una benzerdi kelimeler harp düzeni alarak dudaklarının kıvrımlarında bir ağıt olur dökülür bir şiirin deltası olurdun sıcacık mısralarda İzabella beni dağıt beni sar savur hırpala dağlara yollara çöllere vur göğsümü vur ki adım adınla anılsın olmadı hoyrat bir dağ yamacı sırtına yasla İbrahim’in atıldığı ateş Nuh’a dar gelen tufan içimin mahşerinde/yangınında zihnimin sil baştan sil baştan tanımlansın |