5
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1246
Okunma
değerli bir şeyi kaybederken
yeteri kadar dakik değilsem
guguklu saatim olsun isterdim
İfadesiz duvarlar için
fevkalade umuduma bağlıydı
timsah şekilli bulut
şemsiye açsam dişleri dökülecekti
ben de kuzum diye seviyordum
beyaz gri arızası vermişti
yıllar sürse bile
Ankara ’da maviyi arıyordum
eski bir denizin yükünü
eteğine içiren dağların
sus elli zamana karşı
kaybolmasını yeğliyordum
ve onları yazanlarla
zehir zurna sarhoştum
geçmek bilmeyen geçmişten
bir gölge karakterini sürdürüyorum
hatırlamak üzgün diye
uçak yapan güvercin
her diri amaç onu uğurlamak için
kimi görsem kimsesiz
dokuma tezgahından çıktım diye sevinen
overlok mağduru halı örneğin
sanki yağmur sevincine
geç kalmış küf de
bilinç üstünde diz döven
bilinçaltına ifade veren
yarası yar köküne kadar inen
yokluklar saatinde olmadığım bir caddede
karpuz gecikti diye endişeye gerek yok
içi dışı kabuk varlığın
anladığı öfke
merağı yanık saz
vitrinlerde cansızın cebi dolu
canlılarla parlatmaksa hissi
bir gezegenin kulağı sağırsa
güneşin ihtiyacı ne biliyorum
her yüze aydınlık vermek
neresinden baksak bıkkınlık
karanlık hoyratça kesmişse sütü
ağzımızda kurumuş memenin
acısını hepimiz duyuyoruz
Çam sansarı adına emin degilim
bi sorayım
5.0
100% (3)