iki sarı güloysa gittiğim yollar boyunca sevdim o kadını ben ve çek’ip yittiğim yıllar boyunca nefesimle bir! o’ysa o koy’un yeli kadar başına buyruk bellemiş benim sarışın bir göğüs ucu için heder olmuş çıban başlı ağzımı yaşımı bilememiş çok yaşlı yanaklarımı silememiş vahh! dostluğun elleri kırılır mı? kalbi eyvallah... iki çocuğu birbiriyle çarpsa kaç kadın ederdi nefise’ye bi deyin desin bana demediklerini bir desin gayrı. ölmesin öldürmesin yana yana ayrımız gayrımız mı olduydu şu bok çukuru dünyada ha? gözüme baktığı an özümü sezdiği günler özüne yandığım an gözünü süzdüğüm dünler zaman işte zaman ahh... zaman dost mudur düşman mı şimdi anladı anladım anladık anladılar ve yandık san’dığımız her hissin harıyla pâre pâre ki sandığımızda iki ölü annenin çeyizi saklıdır bizim kasabalı kadınların diliyle verilmiş iki ahretlik hüzün sözü yüz’ü deyin nefise’ye! yüzünü aynada tanıyamıyormuş deyin bakınca onun bal kavanozuna düşmüş gözleriyle ve mezara bırakılacak iki sarı gül için erken deyin; ben onu gittiğim yollar boyunca çek’ip yittiğim yıllar boyunca severken hâlâ... söyleyin gelsin güz yaklaştı ve yaklaşan her güz... çok sarışın çok gürz bir ölümdür bizim gibiler için. unutmuş mu? JD |
sevgılerımle...