Buzun rengiBazen ipliğin nakışında görüyorum Ayağa kalk ve taş parçaları gibi kırbaçla Sanatın tozu Ve perdeler kapalıyken karanlık fundalık gölgelendiğinde Yağmur yağmaya başlamıştı, ağzımın yanında ölü ağaçlar ve boğuk sesler Taşla konuş ki avlulardaki suyun rengini içelim Ve kırmızı şarapların şerefine Ve yalnız mezarların solgun saçları için narin bir ağıt, Yoklardı ve nefes almıyorlardı Her görüntüyü kesen aynadaki kelimelerin sonsuzluğu Ve parmak uçlarında Bir kuşun mezarındaki ot gibi büyüyüp uzuyoruz Ve daha sonraları, . . . Lina’m şimdi gel. O büyük çiçeğin kardeşliği Ve buz yavaşça kıvrılırken kuzeye doğru İçimde misafir. Uyandığımda yine ben oluyorum Şimdi geliyor musun. Tekrar gelecek misin..Böylesi iyiydi.. |
Güzel anlaşılır bir dil Var şiirinde
Yüreğine sağlık