Sessiz bahçetaşta taş yoksul, bakıp ırmağın altlarına yazı tabletlerinden beri ya da çürümüş kımıldamadan her şey ruhumun zevki, huzursuz bundan ötürü tahtaya vurdum, doğanın tenine, revnak yıldıza karanlığın çektiği en koyu dip beni de sakla yılanların hüküm sürdüğü bu mevsim. sessiz mozaik, mezar başları bir ağıtın yakılmasıyla gördüm diyorum ceylan başları dağınık ve dramatik tanrım bağışlanamaz suya ket vuran el orada, telkarı gibi her renk, sessiz ve teşne.. gövdemin içinde gökyüzü, yeraltı, yeryüzü ben de sizin parçanızım, sökülüp oraya bakıyorum haftanın ikinci günü nerede benim yağmurum tanrım. uyudum, yüzümüz bir motif gibi su biriktirdim, içim dökülsün bu ağaçların ruhu bu toprağın ölüleri ömrüme dokunur ve çanlar çalarken uzuyor kenarına oturduğum bahçe tanrı çekiyor beni… |