Durduk Yerde
Son çırpınışlarım yazılıyor dalgalara
Bir beden mum gibi eridiğinde Bir yular eksilir gaddar bir elden Kuzu gibi bağışlanma diledim Vakur yağışı jilet gibi keskindi Çöl aman vermez bir hastalık Validemin kucağında bir necef taşı Haleleri yoktur kenarları olanın Kırgın karnımdan cayamam Burnuna ruhu sığmayan Terk edilmiş giysilerde arar durur kokuyu Tokmak sesi geliyor uzaklardan Bir karar veriliyor deliğe düşmüş baskına Seçme beni diyen birinin Ardına düşmüş gümüş sessizlik Ne çok sevdim bir iple bağlanmış başakları İnsan da durdukça yerinde Güneş kurutur kalbinden aklına giden Kapılardan geçip bir yere varamayanı |