Demyanıldığımız akşamların bir başınalığı aydınlığa uzak saatlerde çökerdi üstümüze keskin konuşurduk soytarılığı uzun uzadıya aramız açılırdı doğmamışlığımızla at başı hayat sularında bir resmi olurdu yaşanmışlığın yaramazlığı tutardı sakinliğin pür telaş havalanır kanatlarımız bir şey kalmazdı geriye sıkılırdı hayattan uçurtmanın gökte salınışı duruşlu gömleğimiz kapakları çiğ yemiş gözlerimizin bekleyiş ağaçları ağlarını örerdi şarkı söyleyişimize yol kıyıları da susar pusuya düşerdi zaman akıntısızlık uzun uzadıya yüreğimizde kan kırılırdı kan kırılırdı pusuya düşerdi zaman hiçbir şehirden hayır gelmez öğle güneşinin kapanına kısılırdı kemanımız sustalı gibi açılırdı önümüzde yarım yamalaklığımızın karşı sahil ışıkları ayrılık tahtından eder ölümü not: yüreğimin kilerinden deniz aşırı bir susku taşıdım bıraktım ayaklarının önüne anlamsızlığımızı düşün ve zamandan kaçışımızı soluk soluğa ucu ucuna zamandan kaçmak olgunlaştırır kuşkularını aşk dönencesinin eski günlerin hatırına yaprak kımıldamaz hiçbir korkuda incecik gün ışığının tenle sevişmesi kadar bir türkü kurtulur doğmamışlığımızdan şiirin kendi: ayrılık tahtından eder ölümü alfabesi varoş evleridir sevişmek isteğimizin bitmek bilmez aynı adımlara nasip olmak mahalle aralarında hangi kahvehaneye sorsan birbiriyle bitişik karışık eğilip bükülmezliğimizin acıları demlenir sonsuz birikimli bir acıyla Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
Selamlar,saygılar