GaiaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın youtu.be/zHDrHRmaQjQ
Orada duruyorduk Teşnelik ve duvar arkalarında Saat sesleri Ve tek bir kişi yoktu ki uyusun. Geceleri hamamböcekleri gibi filizlenen çamlar, simsiyah trampatalara karşı Nasıl şarkı söylüyor bu sis Nasıl da ağız içlerinde çıt.. O kadar da sessiz değilken İkiye bölünüyoruz… Su rengi, gelsin kutsal bildiğimiz şeyler Kahve saç gölgeleri, parlak renk Aynalar biliyor sadece, değilmiş gibi de Bir karanlık, yarım gece, apansız rüzgar Yine de orada gün avuçlarımda açmış toplamalı ve öyle bakışıyoruz Gözüm yok Burada yastık üstü bir sigara yaktım Küf rengi kapı önünde bahar Havari ve bazukalardan ibaretken Bir im, nasılsın diyorum içimdekine Nasılsın, ta içimdeki. Bilmek yeterli, belki de değil Belki havada kuzgun kokusunda var La minörlere konuk olup, dilsizliğin saplarını büyütenler; Olsundu Gölgesine isyandır söz, kimileyin böyle olur Ne ses, ne ışık Olsundu. Olsun.. Zaman dönüyor kendi tonunda.. Olsun. |