Sığıntı
üç kişilik manzaralara bölündü
hüzne ram etmiş bulutlar tepsi içinde fırınlar ekmek içinde evler büyük dünyaların yıkılışını atomaltı nedenlerle soysuz akibeti ve kıyametiyle izledik modernite dedikçe ağzından sivil nöbetleri bulaştıranları vaveylasından titretmek gıdılarından sivri atıflar düşürmekle sorumluyduk maalesef sevgili hayat müsaadenle bir sorum var sana çok açık minvallerine saygımla gün dediğimiz yeknesak ölüm müdür? kelimeler nereye kadar anlatır bizi? organik tıfıl, gümüşü bakir bir nokta nelere kadir örneğin bakırdan kadır"galı ayselleri ne severiz hayat Gülriz Sururi bakışına hasretle naif ve sanatsal olmalıydı oysa gözlerimize uçurumunu yıkmış zaman kuleleri var varoşlarda tesis kuran umut sızıları kuru, yalnız ve sisli dere yatakları gibi bu şiir bitmeli, ah diyenleri üzmemek üzere ya bitmezse diye nefesimi tutuyorum şimdi |