Marur ve Mavivedaların eteklerinde birikirmiş hasretler mevsim yüzlü çoçuklardan koparıldıkça cemreler bak söktüler yine yıldızlarımı bir bir gök/yüzümden ve ne vakit solgun bir eylül düşse ellerime şiirlere soyunur yüreğim içlenirim arnavut kaldırımlı bir sokağın köşesinde yitip giderken ve sen ! karınca edasıyla gezdikçe yüreğimin dehlizlerinde usul usul tüketirsin beni o varla yok arası kararsız sevmelerinle hiçliğine düşerim ve şimdi vakitsiz mevsimler kadar renksizim tuale çizilmiş resimler gibi bakma bana öyle tadım yok bu aralar ve çok mecalsizim ki dilimde kocaman eylül kesiği kendime lal kendime suskunum şimdi gel ! gel de aralansın güneşli bir güne arazlı gecelerim yüzünde sarı bir mevsim olsun dudakların da ismim ve ben buz kesen peronların o sarhoş sessizliğindeyim kurşun döken gecelerde kaybederken kendimi ü ş ü y o r u m ve sonra çarmıha mıh gibi asıyorum kendimi biliyor musun ? kanatlarından vurulmuşsa ak güvercinler unutma ki gözlerinde ki o maviliği asla gidemezler ve yine de ellerin düşüyor aklıma sonra marur ve mavi bakan gözlerin sonrasında arnavut kaldırımlı sokaklarda kaybolurken siluetin yeniden dile gelir kirletilmiş hiçliğim ey/zan |