Lübnan güneşi
sen sustukça ben morina balığını düşünüyorum
bunu sana söylemeden önce caddelerin serinkanlı gerçekliğini ona verdiğimiz ismin, dükkanların trafik lambalarının bayağı resmine serpiştirdiğimiz insanların amaçsız gibi görünen ama bir atomaltı parçacığı kadar hassas hareketlerinin tekrarı arasına bir sahne çoktan eklenmiştir yokuş meraklısı ece apartmanı’nın ikinci katında bir dairede zamanı idrak edeceği tutan guguklu saatin morina balığını düşünmesi gibi imkansız değil söylediğim ve pencereler kadar keskin değil görüşüm iki kelimenin arası bildiğimiz birkaç milim sessizlikte haliyle bozuluyor anlamak sen sustukça ölü morina balığı ölüyor zamanı idrak etmek artık onun işi sanki bir kelimen daha olsa bir buz dağı batacak biri üstünü örtecek riyazetin bir baba eve ekmek getiremeyecek lübnan diyordum sedir ağaçları olmasa rahat eder miydi? |