Melek olabilseydim
Dara çekilmiş gönlümün taraçasında,
yanık izleri! kıskançlığı, kader olurmuş bazen insana Sevmek, "ahh" sevmek Sabun kokulu çeyizlerde nazenin hevesler… Namlu ucu geri dönüş hikayeleri Hiç kabahati olmasa da lanetlidir ayrılık türküleri. Oysa; o kadar basit ki vedalaşmak Mekanı cennet olsun! Melek olabilseydim keşke göçmen kuşlara, son dileğini sorabilseydim Haydi annem derken Başı kırmızı kurdelalı anne olmuşum ilk defa bu kadar üşümüş ilk defa bu kadar farkına varmıştım büyümüşlüğümün Şimdi, Metruk kentler de kaybolan, çocukluğumun peşindeyim Ağlarsa avutamam onu dediğim Bir çocuk parkında oyun oynadım Çocuğumca, çocukluğumla Gögüslerim-den ak süt sağdım kara gecelere Ateşini ölçtüm geride kalmış yıllarımın Keşke, sen çocuksun diyebilseydi Arkamdan bir ses Kolay değil bu kadar tanrı tanımaz olmak Puşt sıfatlı insanlar ile dolu olmuşsa, Sizin olsun kahpe yatağı hayat. Üç meme ağzı saçtım sütlerimi Cüzdanına tükürdüğüm bir dünya olmuşsa yaşamak Hala niye çok görülür Yuvasından, düşmüş bir serçeye ağlamam Velhasıl; öyle yorgun, öyle durgunum ki... Yırttığım geceleri örtüyorum üstüme Ama biliyorum Sancılı bir düşten uyanıp Kurutulmuş papatya’lardan taç yapacağım saçlarıma Adım melek olmasada. Bir gün hayatınızın değil Hayatımın kadını olacağım!.. #hüzünlükent |