Ne'n kaldı Anadolu'mne’n kaldı Anadolu’m çöp topluyor çiftçi eli oyalı kadınların topuzlandı çemberleri yaşmaklar zedelendi ince pırıl pırıl derelerin güneşli ırmakların yıkanamaz oldu suyunda çocuklar büyüdü de dağlara çıktı kaynak açmaya gerildi bereketi toprağın ne’n kaldı Anadolu’m kurutuldu tütünün, pamuğun, zeytinin kıyılarını yabancılar kaplamış sürmüşler insanını kendi köyünden onların denizler, dağlar, tarlalar halk göçmen mi yoksa yurdunda neye el atsa onun değil nerde yaşıyoruz bu belli değil emir nerden baş nereden? iyi güdülmüyoruz biz koyunlar sağa sola sapıyor kimimiz kimimiz elinde sopa, kardeşini dövüyor vurup öldürüyor kimi dalıyoruz meyveli bahçelere çalılarda kalıyor yünümüz! eski Anadolu değil bu Anadolu gözü tok, karnı doygun odalarda oturup dert eğiren gözü pek yiğitlerin oyun kurduğu birbirine maniler yazan sevgiyle yürekleri seğiren toprak kokulu bir elmayı paylaşan! değil Anadolu tv başında mıhlanan halk bilmiyor dışarda neler oluyor nasıl yayılıyor bu koyunlar kim çevirir bu koyunları doğru gittiği yoldan? ne’n kaldı Anadolu’m kurudu otlakların sap saman elden gelir gâvurun davasını güderiz kalır cümle davamız yarıda, yarınlara!.. 22. 10. 2013 / Nazik Gülünay |