Hiçliklerçok inip çıkardık merdivenlerden başkalarına göre hiç bir yere çıkılmazdı üstelik dardı, iki göz aralığında ne çok kendimizdi, bizdi bilmezdi gözlerinin altına günün karaltısı çökenler oysa kat üstüne kat eklenirdi acıda yıkamakla çıkmazdı hiç’likler onlar dardı hızla çıkılan aralıktan görmezlerdi pencerede açan kaktüsü yıldızlardan uzak kalmışlardı belki belki güneş döğmemişti omuzlarını okumamışlardı ayak altında açan şiiri geçip gitmişlerdi hiç’liği okumadan kürküne sarılanların eteğinde ne çok gidip gelirdik dikenli meyveli yollardan daha çocukken öğrendik, şarkılardaydı özgürlük en tepesine çıkmaya özenerek ağaçların ’ en güzel oradan görünürdü güneş ve bulutlar’ karşıdaki evlerin umuduyla ıslanırdık ne zaman sabaha uyansa bir çocuk çalışırken bulurdu annesini nereye çıkılırdı merdivenlerden dar çatıların altındaki hazineyi hiçliği yenenler bulurdu g’özlerindeki gizli cevher için gebe kalırlardı umuda güçlükler doğururdu geleceği biri yakardı lâmbanın fitilini herkes toplanırdı başına uzaktan seçilirdi ışığı!... 14. 07. 2019 / Nazik Gülünay |