Yandım Yanacak KadarÖyle bir vurdun bana, vicdan yokmuydu sende El yüzüne bakacak, yüz koymadın ki bende Boynu öne bükerek, artık senin sayende Yerin bin kat dibine, indim inecek kadar. Kurtulmaz bitkin ruhum, tıktığın şu kafesten Kulaklarım muzdarip, gaipten gelen sesten Ürpererek titrerim, soluduğum nefesten Gölgemden bile korkup, sindim sinecek kadar. Nasılda zormuş böyle, ümitsizce yaşamak Bir karayı alında, utanarak taşımak Acılar dostum oldu, bildim bu ilk basamak Hüzün dolu gemiye, bindim binecek kadar. Gülmek neydi unuttum, gözler yaşı döküyor Dilim feryat ettikçe, ahım ciğer söküyor Acı üstüne acı, keder beli büküyor Ekmeğimi hüzüne, bandım banacak kadar. Dost eliyle bağrımdan, acımadan vurulup Kendimden geçe geçe, çoşup çoşup durulup Rüzgarlarda savrulup, dert bağına kurulup Bülbül gibi ateşe, kondum konacak kadar. Ateş az geldi bazen, kızgın korlarda yandım Bilmem ki bunca kora, ben nasılda dayandım Yürekten yaralanıp, kızıl kana boyandım Her gün kendi kanımda, yundum yunacak kadar. Yüreğimde yaşarım, ben gurbetin yâdını Bir yudum mutluluğun, unutmuşum tadını Dil telaffuz etmeden, hain koyup adını Bedduayla birlikte, andım anacak kadar. Gündüzler zindan bana, geceler tümden efkâr Senden kalan acılar, yüreğe nasıl sığar Gözden yaşlar aktıkça, dile doldu intizar El açarak kıbleye, döndüm dönecek kadar. Benim temiz dünyamda, çöle döndü her vaha Bana yaşatmadığın, ne bıraktın ki daha Çaresizce ağlayıp, yalvararak Allah’a Şu perişan halimi, sundum sunacak kadar. Sayende tüm dertleri, çeke çeke bitirdim Acıları büyütüp, yüreğimde yatırdım Çilekeşler içinde, en zirveye oturdum Tek rakibim kendimi, yendim yenecek kadar. Sen haince terkedip, koyup gidince beni Ben içimde öldürdüm, taşlara gömdüm seni Yokluğun ölüm olsa, istemem ki dönmeni Senden kalan acıya, kandım kanacak kadar. Daha çok çile için , Hak’ka açıp elimi Acıya şükretmeye, alıştırdım dilimi Seviyorum yalansız, şu perişan halimi Dumansız ateşlerde, yandım yanacak kadar. Erhan DOĞANAY |