Nasıl da İsterdimBen ne yaptım diye, kendine sorup Pişman olup başı, taşlara vurup Hatanı anlayıp, gerçeği görüp Nasıl da isterdim, seni görmeyi O aklın başına, geldiği zaman Sahte dostlarının, sana bakarak Seni kandırınca, bir ohh çekerek Düştüğün hallere, dudak bükerek Nasıl da isterdim, seni görmeyi Yüzüne sinsice, güldüğü zaman Görerek gittiğin, yolun sonunu Nasıl yaptım deyip, ben sana bunu Pişmanlık sararak, kirli ruhunu Nasıl da isterdim, seni görmeyi Acılar kalbini, böldüğü zaman Bazen içten gelen, sesler dinlenir Yaşlar boşaldıkça, gözler kanlanır Akılda binlerce, anı canlanır Nasıl da isterdim, seni görmeyi Yüreğin maziye, daldığı zaman İçinde ateşler, hep yeni yeni Yandıkça yürekte, kavurur seni O taş dolu kalbin, hasretle beni Nasıl da isterdim, seni görmeyi Mazide arayıp, bulduğu zaman Anılar kaynayıp, gönlün solacak Her güne bin acı, içe dolacak Kiprikler nemlenip, ıslak olacak Nasıl da isterdim, seni görmeyi Gözlerin yaşlarla, dolduğu zaman Gün gelir bağrına, basarsın taşı Utançla önüne, eğersin başı Gözünden boşalan, sel gibi yaşı Nasıl da isterdim, seni görmeyi O yorgun ellerin, sildiği zaman Acılar içinden, acı seçerken Yutkuna yutkuna, zehir içerken Senle geçtiğimiz, yoldan geçerken Nasıl da isterdim, seni görmeyi Dizlerin titreyip, kaldığı zaman Dilde destan olur, rezil hallerin Derdini dökemez, suskun dillerin Avuç avuç her gün, bitkin ellerin Nasıl da isterdim, seni görmeyi Ak düşmüş saçını, yolcuğu zaman Kabusla doldurdun, tatlı rüyamı Terkedip giderek, yaktın hülyamı Zehir ettin bana, yıktın dünyamı Nasıl da isterdim, seni görmeyi Hayat sana zehir, olduğu zaman Erhan DOĞANAY |
Kaleminize sağlık.