VuslatDerdime teselli, bir çare bulsam Biraz huzur görsem, neşeyle dolsam Allahın tek günü, ben mutlu olsam Sevincin sırrına, ersem ağlasam. Hep sırtta taşıdım, dert dolu dağı Çileli gönlümün, hep viran bağı Bir an geri gelse, ergenlik çağı Tozpembe hayaller, kursam ağlasam. Hayran hayran baksam, nu’run yapısına Kalbim malik olsa, aşkın tapusuna Bir mucize olsa, sevr’in kapısına Gönlümün ağını, örsem ağlasam. Yürek dert kuyusu, görünmez dibi Gönül derdinin de, yokmuş tabibi Nemrut ateşine, İbrahim gibi Gir dese Yaradan, girsem ağlasam. Yaşadım diyemem, hayat bu ise Her gün biraz daha, düştüm yeise Göklerden bir nida, gel kulum dese Vuslatın yolunu, sorsam ağlasam. Kahır dolu sözler, gelince dile Benziyor gözümde, her damla göle Ya yolu kaybetsem, ya düşsem çöle Kumları yüzüme, sürsem ağlasam. Vuslat yakın diye, bir müjde alsam Gözlerim nemlense, hüzünle dolsam Bir mendilim olsa, yaşımı silsem Islak ıslak onu, dürsem ağlasam. Yıllardır şu gönlüm, çilenin yurdu Hüzünler içimde, kıvrandı durdu Bedenimi yese, Eyüb’ün kurdu Acıya göğsümü, gersem ağlasam. Dua edip eli, yüzüme sürsem Cennette yerimi, açıkça görsem Nefretle arama, bir duvar örsem Sevgiyle harcını, karsam ağlasam. Dilim Hak’ka nasuh, tövbesi etse Reyyanın kokusu, burnuma tütse Kalbimde yeşerse, bir çiçek bitse Tomurcuk gülünü, dersem ağlasam. Son bulsa içimde, feryatla figan Ölmüş şu ruhuma, yeniden bir can İhlasla secdeye, kapandığım an Mihengi zamanda, dursam ağlasam. Gözümden yaşları, ecrime döküp Kalpten masivayı, tamamen söküp Haddimi bilerek, boynumu büküp Kibir ve gururu, kırsam ağlasam. Nebâdat cilvesi, baksam kırlara Yalın ayak cezbe, bassam korlara Kalp gözüm açılsa, ersem sırlara Gayıb alemini, görsem ağlasam. Mizanın sağına, çıkıp tartılsam Yusuf’un gömleği, olup yırtılsam Sabırla zindandan, çıkıp kurtulsam Rüyaları hayra, yorsam ağlasam. Asayı Musa’ya, elimi sürsem Sinada bir gece, cemali görsem Ben onun peşinden, sulara girsem Denizi ortadan, yarsam ağlasam. Yuşa’nın azığı, balık ekmeği Hazreti İsa’nın, akşam yemeği Yusuf’un arkadan, yırtık gömleği Kanayan yüreğe, sarsam ağlasam. Şeytanı içimden, çıkartıp atıp Ravzada bir gece, uykuya yatıp Rasul’ün gittiği, yolunu tutup Kalbimi önüne, sersem ağlasam. Galu bela’daki, halis sözümü O sözün yoluna, versem özümü Aşkıyla ıslanan, mahçup yüzümü Hacerül Esvede, vursam ağlasam. Dünyadan alarak, tüm hevesimi Allah Allah deyip, kessem sesimi Şehadet getirip, son nefesimi Azraile ruhu, versem ağlasam. Vuslatta huzuru, ben buldum deyip İlk kez böyle mutlu, ben oldum deyip Kabul et Ya Rasul, ben geldim deyip Sancağın altına, varsam sığınsam... Erhan DOĞANAY |