Hasan DayıSen doğmadan ölmüşte, baba yüzü görmedin Yetim doğup dünyaya, geldin be Hasan Dayı Sen babanın tek bir gün, sefasını sürmedin Kendini hep kimsesiz, bildin be Hasan Dayı Çocukluğu çaresiz, dul anayla yaşadın Yoksulluğu bir ömür, omuzlarda taşıdın Yaz, bahar hiç görmedin, sen dört mevsim kışıdın Kendini hep ayazda, buldun be Hasan Dayı Bir garip yetim diye, köşelere itildin Yoksul çocuk diye, her oyundan atıldın Kıymet bilenin yoktu, acımadan satıldın Kimsesiz tek başına, kaldın be Hasan Dayı Kuzu çobanı oldun, okula hiç gitmedin Defter kitap neyine, kalem bile tutmadın Anam hasta diyerek, buna isyan etmedin Okul dedin hayale, daldın be Hasan Dayı Onüç’te anan öldü, sen tümden öksüz kaldın O gün nasıl ağladın, sen nasılda kahroldun Tarifsiz acılarla, ağzına kadar doldun Ağladın göz yaşını, sildin be Hasan Dayı Emmilerin iş için, gurbet ile saldılar Üç beş dönüm tarlanı, yağma edip aldılar Kaz yolar gibi seni, senelerce yoldular Sen kazandın onlara, saldın be Hasan Dayı Boş yere bir kavgada, silah ile vuruldun Bu ölmüş dediler de, hastanede dirildin Dizden topal kalarak, öz yurduna sürüldün O eski kapıları, çaldın be Hasan Dayı Geçim derdi çok büyük, dişine takıp canı Topal bacakla oldun, köyün sığır çobanı Haline şükür ettin, unutmadın Mevla’nı Abdestli namazlı bir, kuldun be Hasan Dayı Otuzunda aşk düştü, yar diyerek avlandın Bir dilbere kapılıp, ta yürekten tavlandın Kırkını çoktan geçmiş, dul kadınla evlendin Civan gibi bir damat, oldun be Hasan Dayı. Nur topu gibi birde, erkek çocuğun oldu Gülmeye hasret yüzün, o zaman biraz güldü Mutluluk kısa sürdü, eşin genç yaşta öldü Artık ateştin, kordun, küldün be Hasan Dayı Öksüz yavrucuğunu, kucağında avuttun Sen yemedin yedirdin, dizlerinde uyuttun Çobanlıkla sen ona, fakülteler okuttun İş bulunca sevindin, güldün be Hasan Dayı Bir kız bulup evlendi, evlilere karıştı İşte yükseldi her yıl, ekabirle yarıştı Utanır oldu senden, kibir ile barıştı Hasret ile çiğeri, deldin be Hasan Dayı Uzun yıllar geçti de, bir gün dönüp gelmedi Zehir olsun diyerek, üç kuruşta salmadı Parası batsın dedin, gelip gönül almadı Yüreği dilim dilim, dildin be Hasan Dayı Özlemin ateş oldu, kalbe döktün közünü Hep evlat evlat dedin, evlat ettin sözünü Gelir diye gittiği, yola diktin gözünü Tozlu yollara nazar, kıldın be Hasan Dayı Yıllar yılı izledi, hep acılarla doldun Ben gideceğim deyip, yollara revân oldun Günlerce arayarak, onun evini buldun Villayı görüp bir an, yıldın be Hasan Dayı Evlat dedin bir anda, sen kapıdan kovuldun Evlât dedin velakin, ana avratta sövüldün Evlat dedin üstelik, tekme tokatta dövüldün Kalbini yüz yerinden, böldün be Hasan Dayı Son sözün evlat oldu, başka çıkmadı sesin Her şey bir anda bitti, hiç kalmadı hevesin Köyüne döner dönmez, tükendi son nefesin Evlât deyip yutkundun, öldün be Hasan Dayı Erhan DOĞANAY |